TEHZÎB

(التهذيب)

Bir ilim dalında kaleme alınan özlü eser; bir kitabı kısaltmak, ikmal ve tashih etmek, yeniden düzenlemek suretiyle ortaya konulan eser.

Sözlükte “temizlemek, arıtmak, düzeltmek” anlamındaki tehzîb kelimesi sözle ilgili kullanımında “belâgat ehli tarafından kusur olarak görülen şeylerden arındırmak”, kitap için kullanıldığında “gereksiz bilgileri ayıklayarak kısaltmak” mânasına gelir. Sözlükte “ayıklamak, budamak, kabuğunu soymak” anlamındaki tenkīh de söz ve kitap için bahis konusu edildiğinde iyice gözden geçirme, düzeltmeyi ve ayıklamayı ifade eder. Tehzîb ve tenkīh, ihtisar yanında metin üzerinde yapılan çalışmalarda gösterilen özene ve çabaya işaret etmek amacıyla bazan şerhler için de kullanılmıştır. İbn Hicce el-Hamevî, bedî‘ sanatları arasında tehzîbi ele alırken onu “münakkah her kelâmı kapsayan bir vasıf” diye niteleyip “ister nazım ister nesir olsun kelâmı tekrar tekrar gözden geçirmek, temizlemeye ve ayıklamaya girişmek, değiştirilmesi gerekeni değiştirmek, atılması gerekeni atmak, düzeltilmesi gerekeni düzeltmek, anlaşılması zor olan yerleri, garîb lafızları ve i‘rabı açıklamak ...” şeklinde tanımlar; kelâmın “mühezzeb” ve “münakkah” diye nitelenmesi halinde değerinin artacağını belirtir (Ħizânetü’l-edeb, II, 33). Tehzîb ve tenkīh işleminin yapıldığı söz ve kitaba mühezzeb/münakkah denir; mühezzeb ayıplardan arınmış, temiz ahlâk sahibi kimse için de kullanılır. “Tehzîbü’l-ahlâk” tabiri “ahlâkın güzelleştirilmesi” anlamında olup İslâm ahlâk felsefesiyle ilgili bazı eserlere ad olmuş, bu türdeki eserlerde ferdî ahlâkın güzelleştirilmesine dair bölümlere bu isim verilmiştir. İbn Haldûn, telifin yedi amacını açıklarken beşinci sırada bir ilim dalında dağınık ve düzensiz şekilde yer alan bilgilerin başkası tarafından yeniden düzenlenmesi işini sayar ve buna örnek olarak Sahnûn’un el-Müdevvenetü’l-kübrâ’sı üzerine İbn Ebû Zeyd el-Kayrevânî ve Berâziî’nin yaptığı tehzîb çalışmalarını gösterir (Muķaddime, s. 499). İbn Haldûn, yedinci sırada hacimli eserlerin kısaltılması işine değinerek tehzîb ile ihtisar arasındaki farkı belirtir (a.g.e., s. 500). Tehzîbler, bir konudaki malzemenin özlü biçimde işlenmesi ve yeniden düzenlenmesi veya hacimli bir kitabın kısaltılması olmak üzere ikiye ayrılır.

1. Muhtasarlarda olduğu gibi tehzîb (mühezzeb, tenkīh) adı taşıyan bazı kitaplar başka bir eserin ihtisarı olmayıp bir ilim dalında yazılmış özlü metinlerdir ve muhteva, dil, üslûp, tertip bakımından özel bir çabayı gösterir. Bu eserlerin bir kısmı belli bir alandaki bütün malzemeyi derleme amacı taşıdığından hacimli olabilir. Muhammed b. Ahmed el-Ezherî Tehźîbü’l-luġa adlı çok hacimli sözlüğüne (I-XVI, Kahire 1964-1976) bu adı vermesini, Arap diline giren yanlış kelimeleri ayıklamayı ve yer verdiği bilgileri hatadan arındırmayı hedeflemesi, garîb kelimeler ve aslını tesbit edemediği gereksiz ayrıntılarla kitabının hacmini arttırmak istememesi gibi sebeplerle açıklar (I, 54). Sâbikuddin İbn Yaîş es-San‘ânî önce nahve dair el-Muĥîŧ’i kaleme almış, daha sonra aynı konuda yazdığı muhtasar eserine et-Tehźîbü’l-vasîŧ


adını vermiştir (nşr. Fahr Sâlih Süleyman Kadâre, Beyrut 1411/1991). Ebû Amr ed-Dânî, Kur’an’ın başından sonuna kadar yedi kıraat imamının birbirinden farklı okuyuşlarını derlediği özlü eserini et-Tehźîb limâ teferrede bihî küllü vâĥidin mine’l-ķurrâǿi’s-sebǾa şeklinde adlandırmıştır (nşr. Hâtim Sâlih ed-Dâmin, Dımaşk 1426/2005). Zeydî âlimi Hâkim el-Cüşemî’nin Zeydî-Mu‘tezilî tefsirlerin kaynağı sayılan on ciltlik eserinin ismi et-Tehźîb fî tefsîri’l-Ķurǿân’dır. Muhammed b. Cerîr et-Taberî hadisleri müsnedler şeklinde düzenleyip illet ve tariklerini, garîb lafızları, çıkarılan fıkhî hükümleri, ulemânın görüş ayrılıklarını ve delillerini bir araya getirdiği, ancak tamamlayamadığı eserini Tehźîbü’l-âŝâr ve tafśîlü’ŝ-ŝâbit Ǿan Resûlillâhi śallallāhu Ǿaleyhi ve sellem mine’l-aħbâr diye isimlendirmiştir. Ebû Ca’fer et-Tûsî’nin İmâmiyye Şîası’nın dört temel hadis kitabından biri olan eseri Tehźîbü’l-aĥkâm adını taşır (I-X, Necef 1377-1382). İbn Miskeveyh, ahlâk felsefesine dair ilk sistematik çalışma kabul edilen kitabına Tehźîbü’l-aħlâķ ve taŧhîrü’l-aǾrâķ (nşr. Constantîne K. Züreyk, Beyrut 1966), İbn Haldûn tasavvufa dair risâlesine Şifâǿü’s-sâǿil li-tehźîbi’l-mesâǿil (nşr. Muhammed b. Tâvît et-Tancî, İstanbul 1957-1958) ismini vermiştir. Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin Şâfiî fıkhında mezhep içindeki farklı görüşleri derlediği eserini el-Müheźźeb diye adlandırması (I-II, Kahire 1323; nşr. Muhammed ez-Zühaylî, I-VI, Dımaşk 1416/1996), kitabın özlü olması yanında müellifin bu çalışmasını defalarca gözden geçirdikten sonra nihaî bir metinde karar kılmasıyla da ilişkilidir. Ebü’l-Hattâb el-Kelvezânî’nin et-Tehźîb fi’l-ferâǿiż’i (nşr. Muhammed Ahmed el-Hûlî, Kahire 1416/1995; nşr. Râşid b. Muhammed el-Hezzâ‘, Cidde 1417/1996) ashap ve tâbiînle diğer ulemâ ve mezhep imamlarının görüşlerine yer verilen muhtasar bir çalışmadır. Ferrâ el-Begavî, Şâfiî fıkhının önemli bir kaynağı sayılan sahâbe ve tâbiîn fakihleriyle diğer mezheplerin görüşlerini içeren eserine et-Tehźîb adını vermiştir (nşr. Âdil Ahmed Abdülmevcûd - Ali Muhammed Muavvaz, I-VIII, Beyrut 1418/1997). Mâlikî fakihi Ebü’l-Haccâc Yûsuf b. Dûnâs el-Fendelâvî’nin mezhepler arası mukayeseli hukuka dair özlü eserinin ismi Tehźîbü’l-mesâlik fî nuśreti meźhebi Mâlik’tir (nşr. Ahmed b. Muhammed el-Bûşeyhî, I-V, Rabat 1419/1998). Yahyâ b. Şeref en-Nevevî, Müzenî’nin el-Muħtaśar’ı, Gazzâlî’nin el-Vasîŧ ile el-Vecîz’i, Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin et-Tenbîh’i ile el-Müheźźeb’inde ve kendisinin Ravżatü’ŧ-ŧâlibîn adlı eserinde geçen isimleri, nâdir kelimeleri, terimleri ve fıkhî lafızları açıklamak üzere Tehźîbü’l-esmâǿ ve’l-luġāt’ı kaleme almıştır (I-II, Kahire 1927). Abdülkādir el-Kureşî de benzer bir çalışma yaparak Burhâneddin el-Mergīnânî’nin el-Hidâye’siyle Hüsâmeddin Ali b. Ahmed er-Râzî’nin Ħulâśatü’d-delâǿil adlı eserinde geçen âlimler hakkında kısaca bilgi verdiği eserine Tehźîbü’l-esmâǿi’l-vâķıǾa fi’l-Hidâye ve’l-Ħulâśa adını vermiştir (nşr. Eymen Sâlih Şa‘bân, Beyrut 1419/1998). Hanefî fakihi Sadrüşşerîa es-Sânî, Fahrülislâm el-Pezdevî’nin Kenzü’l-vüśûl’ünü esas alıp Fahreddin er-Râzî’nin el-Maĥśûl’ü ve Cemâleddin İbnü’l-Hâcib’in el-Muħtaśar’ındaki konuları özetlemek suretiyle yazdığı usûl-i fıkıh metnini Tenķīĥu’l-uśûl şeklinde adlandırmıştır. Hanbelî fakihlerinden Ali b. Süleyman el-Merdâvî, dört mezhep ulemâsının görüşlerine yer verdiği muhtasar fıkıh usulü kitabına Taĥrîrü’l-menķūl fî tehźîbi Ǿilmi’l-uśûl (nşr. Abdullah Hâşim - Hişâm el-Arabî, Kahire 1429/2008), Sa‘deddin et-Teftâzânî, mantık ve kelâm konularını özlü biçimde ve sade bir üslûpla kaleme aldığı muhtasar eserine Tehźîbü’l-manŧıķ ve’l-kelâm ismini vermiştir. Osmanlı âlimi Hezarfen Hüseyin Efendi’nin muhtasar umumi dünya tarihi Tenķīĥu’t-tevârîħi’l-mülûk adını taşır.

2. Bir eser üzerinde yapılan ihtisar ve tehzîb çalışmaları temel metinler ve şerhlerin ortaya çıkmasından sonraki dönemlerde görülür. Genellikle IV. (X.) yüzyıldan itibaren rastlanan bu çalışmalarda geniş bilgilerin kısa ve özlü hale getirilerek okuyup anlamada ve istinsahta kolaylığın sağlanması, tekrarların ve zamanla önemsiz duruma gelen bilgilerin ayıklanması, böylece eserden beklenen faydanın sağlanması gibi amaçlar gözetilir (bk. MUHTASAR). Temelde bir ihtisar sayılması bakımından tehzîbler muhtasar türü içinde yer alsa da “hulâsa, ihtisar, telhis, muhtâr, mûcez, müntekā, müntehab, mücerred, tecrîd” gibi adlarla anılan eserler söz konusu kitabı tekrar gözden geçirme, gereksiz bilgileri çıkarma, eksikleri tamamlama, yanlışları düzeltme ve metni yeniden düzenleme açısından ayrı bir özelliğe sahiptir. Anılan ihtisar türleri arasında tehzîbler mevcut metni kısaltmaktan çok metni düzenlemeleri, ikmal, tashih ve yeni bir üslûpla ifade etmeleri bakımından öne çıkar. Bu tür çalışmaların asıl metne ne kattığı veya ondan ne eksilttiği hususu ayrı ayrı araştırma ve incelemeyi gerektirir. Ayrıca yapılan ilâvelerle tehzîb çalışması bazan mevcut metni çok daha hacimli hale getirebildiği gibi adında tehzîb kelimesi geçmemekle birlikte bazı muhtasarların tehzîb özelliği taşıması veya tehzîb adı verilen bazı eserlerin sıradan birer muhtasar olması da mümkündür. Tehzîb denildiğinde öncelikle bu ikinci grup eserler kastedilir.

Arap Dili ve Edebiyatı. İbn Şüheyd el-Endelüsî, et-Tehźîb bi-muĥkemi’t-tertîb’inde (nşr. Ali Hüseyin el-Bevvâb, Riyad 1420/1999) Ebû Bekir ez-Zübeydî’nin Laĥnü’l-Ǿâmme’sine ait iki farklı versiyonu birleştirmiştir. Hatîb et-Tebrîzî, İbnü’s-Sikkît’in kelimelerin farklı ve hatalı kullanımlarını incelediği Iślâĥu’l-manŧıķ adlı lugata dair eserinde lüzumsuz tekrarları çıkarmak, şâhid beyitlerdeki yanlışları düzeltmek ve anlaşılması zor ifadeleri açıklamak suretiyle Tehźîbü Iślâĥi’l-manŧıķ’ı kaleme almıştır (nşr. Fahreddin Kabâve, Beyrut 1403/1983; nşr. Fevzî Abdülazîz Mes‘ûd, I-II, Kahire 1986-1987). Şehâbeddin ez-Zencânî, Cevherî’nin eś-Śıĥâĥ adlı meşhur sözlüğünü gereksiz gördüğü bilgileri çıkararak önce Tervîĥu’l-ervâĥ fî tehźîbi’ś-Śıĥâĥ adıyla ihtisar etmiş, daha sonra bunu Tenķīĥu’ś-Śıĥâĥ (Tehźîbü’ś-Śıĥâĥ) ismiyle tekrar kısaltmıştır (nşr. Abdüsselâm Hârûn - Ahmed Abdülgafûr Attâr, I-III, Kahire 1372/1952). Muhammed b. Ebû Bekir er-Râzî’nin Muħtâru’ś-Śıĥâĥ’ı da ihtisardan çok bir tehzîb çalışmasıdır. Şehâbeddin Mahmûd el-Âlûsî, Harîrî’nin edip ve müelliflere ait dil hatalarının tashihiyle ilgili Dürretü’l-ġavvâś fî evhâmi’l-ħavâś’ını Ġāyetü’l-iħlâś bi-tehźîbi nažmi Dürreti’l-ġavvâś ismiyle şerhetmiştir (Dımaşk 1301).

Tefsir. Çağdaş araştırmacılardan Muhammed Sâdık el-Kamhâvî, Muhammed b. Uzeyz es-Sicistânî’nin kendi zamanına kadar mushaf tertibine göre yazılan sözlüklerden farklı şekilde alfabetik olarak yazdığı Ġarîbü’l-Ķurǿân’ını Tehźîbü Ġarîbi’l-Ķurǿân adıyla tekrar mushaf tertibine göre düzenleyip bazı küçük ilâvelerde bulunmuştur (Kahire, ts.). Muhammed Ahmed Ken‘ân, İbn Kesîr’in Tefsîrü’l-Ķurǿâni’l-Ǿažîm adlı eserinin çeşitli baskılarında görülen hataları tashih edip eseri tamamlamak, zayıf hadisleri çıkarmak, diğerlerini tahriç etmek, dipnotta açıklamalarda bulunmak suretiyle kaleme aldığı eserine Fetĥu’l-ķadîr tehźîbü Tefsîri İbn Keŝîr ismini vermiştir (I-V, Beyrut 1412/1992). Safiyyürrahman el-Mübârekpûrî ve bir grup araştırmacı da İbn Kesîr’in eserini hadisleri tahriç ederek ve zayıflarını ayıklayarak el-Miśbâĥu’l-münîr


fî tehźîbi Tefsîri İbn Keŝîr adıyla ihtisar etmiştir (Riyad 1420). Çağdaş Şîa ulemâsından Hüseyin Bereke eş-Şâmî, Fahreddin er-Râzî’nin tefsirini tefsirle doğrudan alâkalı olmayan veya zayıf rivayetlere dayanan bilgileri çıkarıp Şîa’nın konuyla ilgili görüşlerini dipnotlarla göstermek suretiyle yazdığı eserine Tehźîbü’t-Tefsîri’l-kebîr adını vermiştir (I-VII, Dârü’l-İslâm, 1418/1998).

Hadis. Ebü’l-Kāsım Mühelleb b. Ahmed b. Ebû Sufre, el-Muħtaśarü’n-naŝîħ fî tehźîbi’l-CâmiǾi’ś-śaĥîĥ’inde (nşr. Şerîf Veledebâh, Rabat 1428) Buhârî’nin el-CâmiǾu’ś-śaĥîĥ’ini nihaî şekilde tamamlayamadan vefat ettiğini söyleyerek eseri belli ölçüler çerçevesinde ihtisar etmiş, mükerrer hadisleri ve benzer bab başlıklarını çıkarmış, çeşitli yerlerde tekrar edilen hadislere ait isnadları birleştirmiş ve eksikleri tamamlamıştır. Halîl b. Keykeldî el-Alâî, Mecdüddin İbnü’l-Esîr’in Kütüb-i Sitte’deki hadisleri bir araya getirdiği CâmiǾu’l-uśûl li-eĥâdîŝi’r-Resûl’ünü Tehźîbü’l-uśûl fî eĥâdîŝi’r-Resûl ismiyle ihtisar etmiştir (Süleymaniye Ktp., Yenicami, nr. 179).

Fıkıh ve Fıkıh Usulü. İbn Ebû Zeyd el-Kayrevânî’nin Muħtaśarü’l-Müdevvene’si, Sahnûn’a ait el-Müdevvenetü’l-kübrâ’nın özetlenmesiyle hazırlanmış bir tehzîb çalışmasıdır. Ebû Saîd el-Berâziî de el-Müdevvenetü’l-kübrâ’da müellifin son şeklini veremediği bölümler yanında her bölüm altındaki meseleleri takdim ve tehirler yapmak suretiyle düzenleyip özetleyerek et-Tehźîb fi’ħtiśâri’l-Müdevvene’yi kaleme almıştır (nşr. Muhammed el-Emîn Veledü Muhammed Sâlim, Dübey 1420/1999). İbn Rüşd el-Cedd’in el-Muķaddimât adlı eseri (Kahire 1324; nşr. Muhammed Haccî - Saîd A‘râb, I-III, Beyrut 1408/1988) el-Müdevvene’deki meselelerin daha sistematik hale getirilerek delillendirilmesi, akaid ve fıkıh usulüyle ilgili konuların eklenmesi, mezhep içi görüş ayrılıkları yanında bazan diğer mezheplerin görüşlerine de yer verilmesi bakımından bir muhtasar olmaktan çok bir tehzîb çalışmasıdır. Şehâbeddin el-Karâfî, Kādî Abdülvehhâb’ın fıkıh usulüne dair el-İfâde’si, Bâcî’nin el-İşâre’si ve İbnü’l-Kassâr’ın ǾUyûnü’l-edille’sinin usûl-i fıkha dair mukaddimesinden faydalanarak Fahreddin er-Râzî’nin el-Maĥśûl’ünü ihtisar etmiş ve eź-Źaħîre adlı hacimli fıkıh eserine mukaddime mahiyetindeki bu çalışmasına Tenķīĥu’l-fuśûl fi’l-uśûl adını vermiştir (eź-Źaħîre içinde, nşr. Muhammed Haccî, Beyrut 1994, I, 55-161). Tenķīĥu’l-fuśûl, el-Maĥśûl’den özetlendiği ve adı geçen diğer eserlerden derlendiği yönündeki görüşlerden hareketle hem bir kitabın tehzîbine, hem de belli başlı eserlerden yararlanılarak bir konuda özlü bir eser ortaya koyma çalışmalarına örnek gösterilebilir. İbnü’l-Irâkī, Şâfiî fakihi İbnü’l-Mehâmilî’nin el-Lübâb fi’l-fıķh’ını Tenķīĥu’l-Lübâb adıyla ihtisar etmiştir. Hanbelî fakihi Ali b. Süleyman el-Merdâvî, Muvaffakuddin İbn Kudâme’nin el-MuķniǾ adlı eserini önce el-İnśâf ismiyle şerhetmiş, ardından et-Tenķīĥu’l-müşbiǾ fî taĥrîri’l-MuķniǾ adıyla kısaltmıştır (nşr. Muhibbüddin el-Hatîb, Kahire, ts.). Gerek bu eser, gerekse İbnü’n-Neccâr el-Fütûhî’nin bununla el-MuķniǾden bazı bilgileri çıkarıp ilâvelerde bulunmak suretiyle yazdığı Müntehe’l-irâdât fî cemǾi’l-MuķniǾ maǾa’t-Tenķīĥ ve ziyâdât (I-III, Beyrut, ts.) birer tehzib şeklinde değerlendirilebilir. Hanefî âlimi İbn Âbidîn, Hâmid b. Ali el-İmâdî’ye ait el-Fetâva’l-Ĥâmidiyye’yi tekrarları ve genelde bilinen meseleleri çıkarıp yeniden düzenlemek suretiyle el-ǾUķūdü’d-dürriyye fî tenķīĥi’l-Fetâva’l-Ĥâmidiyye’yi kaleme almıştır (I-II, Bulak 1300; Kahire 1310). Çağdaş âlimlerden Abdullah b. Abdurrahman Âlü Bessâm, Mansûr b. Yûnus el-Buhûtî’nin ǾUmdetü’ŧ-ŧâlib adlı eserine Osman b. Ahmed en-Necdî’nin Hidâyetü’r-râġıb ismiyle yazdığı şerhi Neylü’l-meǿârib fî tehźîbi Şerĥi ǾUmdeti’ŧ-ŧâlib adıyla tehzîb ederek metin ve şerhin ibarelerini birleştirmiş, farazî meseleleri ve kölelikle ilgili çoğu hükümleri çıkarmış, zor ifadeleri açıklamış, delillerin önemli bir kısmını almamış ve bazı yeni bilgileri eklemiştir (Kahire, ts.).

Ahlâk ve Tasavvuf. Feyz-i Kâşânî, İĥyâǿü Ǿulûmi’d-dîn’i Şîa anlayışıyla bağdaşmayan rivayet ve görüşleri, uygun görmediği tasavvufî bilgileri ayıklayıp ayrıntıları çıkarmak, Ehl-i beyt’e dayanan görüş ve rivayetleri eklemek, başlıkları yeniden düzenlemek suretiyle el-Mehaccetü’l-beyżâǿ fî tehźîbi’l-İĥyâǿ adlı eserini yazmıştır (nşr. Seyyid Muhammed Mişkât, I-IV, Tahran 1339-1340 hş./1960-1961; nşr. Ali Ekber Gaffârî, I-VIII, Tahran 1339-1340 hş.). Çağdaş âlimlerden Abdüsselâm Muhammed Hârûn da İĥyâǿü ulûmi’d-dîn’i özetleyip sadece sahih olan hadislere yer vermiş ve Tehźîbü İĥyâǿi Ǿulûmi’d-dîn adlı çalışmasını ortaya koymuştur (I-II, Beyrut 1409/1988). Abdülmün‘im Sâlih Ali, İbn Kayyim el-Cevziyye’nin Hâce Abdullah-ı Herevî’ye ait Menâzilü’s-sâǿirîn’e Medâricü’s-sâlikîn adıyla yazdığı şerhi, Herevî’nin bazı ifadelerini çıkarıp bazılarını daha anlaşılır hale getirmek, İbn Kayyim’in verdiği cevapları ve yaptığı açıklamaları özetlemek, konuyla doğrudan ilgisi bulunmayan fıkhî bilgileri, anlaşılması zor tasavvuf terimlerini, garîb lugatları, şiir örneklerini, zayıf hadisleri, İsrâiliyat’ı çıkarmak, metinde takdim ve tehirler yapmak, alt başlıklar eklemek suretiyle Tehźîbü Medârici’s-sâlikîn’i hazırlamıştır (I-II, Dımaşk 1408/1987).

Tarih ve Biyografi. Abdülganî el-Cemmâîlî’nin Kütüb-i Sitte râvilerine dair el-Kemâl fî esmâǿi’r-ricâl adlı eserini Yûsuf b. Abdurrahman el-Mizzî ihtisar edip düzeltmiş, yeni bilgiler ekleyerek eseri genişletmiş ve çalışmasına Tehźîbü’l-Kemâl fî esmâǿi’r-ricâl adını vermiştir (nşr. Beşşâr Avvâd Ma‘rûf, I-XXXV, Beyrut 1402-1413). Zehebî bu eseri bazı tashih ve ikmallerle Teźhîbü’t-Tehźîb adıyla ihtisar etmiş, İbn Hacer el-Askalânî, râvilerin cerh ve ta‘dîliyle ilgili bilgilerle yetinip eseri kısaltmak ve el-Kemâl’de bulunup Mizzî’nin çıkardığı biyografileri eklemek suretiyle Tehźîbü’t-Tehźîb’i meydana getirmiştir (I-XII, Haydarâbâd 1325-1327). İzzeddin İbnü’l-Esîr, Sem‘ânî’nin el-Ensâb’ı üzerine kaleme aldığı el-Lübâb fî tehźîbi’l-Ensâb’ın önsözünde eserin fazla ayrıntıya girerek ensâb türünden çok tarih kitabına benzediğini, bazı hatalar içerdiğini ve kendisinin kitabı ihtisar edip hatalara işaret etmeye çalıştığını söylemiş, ayrıca tehzîb sırasında izlediği kuralları zikretmiştir. İbn Mâkûlâ, hocası Hatîb el-Bağdâdî’nin Dârekutnî ve Abdülganî el-Ezdî’ye ait el-Müǿtelif ve’l-Muħtelif’ler üzerine yazdığı el-Müǿtenif fî tekmileti’l-Muħtelif ve’l-Müǿtelif’iyle adı geçen eserlerin eksiklerini gidermek ve yanlışlarını düzeltmek amacıyla önce el-İkmâl fî refǾi’l-irtiyâb Ǿani’l-Müǿtelif ve’l-muħtelif’i yazmış, burada muhtemelen hocasını gücendirmemek için onun ve diğerlerinin hatalarına işaret etmeden doğru kabul ettiği bilgileri zikretmiş, ancak daha sonra kitaplardaki hataların doğru, kendi yazdıklarının yanlış sayılabileceği endişesiyle bu üç âlimin hatalarını tashih ettiği Tehźîbü müstemirri’l-evhâm Ǿalâ źevi’l-maǾrife ve üli’l-efhâm adlı eserini yazmıştır (nşr. Seyyid Kesrevî Hasan, Beyrut 1410/1990).

Osmanlı âlimi Molla Arap, Tirmizî’nin eş-Şemâǿil’ini ihtisar ederek yeniden düzenlemiş ve eserine Tehźîbü’ş-Şemâǿil adını vermiştir (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 1547). Tarihçi Abdülkādir Bedrân, İbn Asâkir’in


Târîħu medîneti Dımaşķ adlı yetmiş ciltlik eserini, tekrarları ve senedleri çıkarmak, hadislerin sıhhat derecesine işaret etmek, anlaşılması zor ifadeleri açıklamak ve istinsah hatalarını düzeltmek suretiyle Tehźîbü Târîħi İbn ǾAsâkir adıyla on üç cilt halinde ihtisar etmiştir (I-V, Dımaşk 1329-1332; VI-VII, nşr. Ahmed Ubeyd, Dımaşk 1349, 1351, diğer altı cilt Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’de yazma halinde bulunmaktadır). Çağdaş araştırmacılardan Ziyâeddin Receb Şehâbeddin, İbn Haldûn’un Muķaddime’sine geniş bir giriş yazmış, gereksiz, anlaşılması zor veya yanlış bilgiler içeren bölümleri çıkarmış, metni yer yer düzenleyip hadisleri tahriç etmiş, anlaşılması güç kelimeleri ve müellifin bazı görüşlerini açıklayarak gerektiğinde eleştirmiş ve bu çalışmasını ed-Dürrü’l-maśûn bi-tehźîbi Muķaddimeti İbn Ħaldûn adıyla yayımlamıştır (Şârika 1416/1995). Yine çağdaş âlimlerden Abdullah b. Abdülkādir et-Telîdî, Süyûtî’nin el-Ħaśâǿiśü’l-kübrâ’sını zayıf veya mükerrer hadisleri, uydurma ve İsrâiliyat türü haberleri, sağlam bir delile dayanmayan hasâisi çıkarmak, hadisleri tahriç etmek, bazı hadisler ekleyip açıklamalarda bulunmak suretiyle Tehźîbü’l-Ħaśâǿiśi’n-nebeviyyeti’l-kübrâ’yı (Tanca 1406; Beyrut 1410), ayrıca Kādî İyâz’ın eş-Şifâǿsını bazı isnadları, gereksiz bilgileri, güvenilir olmayan nakilleri ve zayıf hadisleri çıkarmak, diğer hadisleri tahriç etmek, yine bazı hadisler ekleyip açıklamalar yapmak suretiyle İtĥâfü ehli’l-vefâ bi-tehźîbi Kitâbi’ş-Şifâǿyı (Beyrut 1421/2000) meydana getirmiştir. Çağdaş araştırmacılardan Ahmed Fâyiz el-Hımsî, Zehebî’nin yirmi beş ciltlik Siyeru aǾlâmi’n-nübelâǿsını Tehźîbü Siyeri aǾlâmi’n-nübelâǿ adıyla özetlemiştir (I-III, Beyrut 1991, 1413/1992).

BİBLİYOGRAFYA:

Tehźîbü’l-luġa, I, 54; Lisânü’l-ǾArab, “hźb”, “nķĥ” md.leri; Tâcü’l-Ǿarûs, “hźb”, “nķĥ” md.-leri; Berâziî, et-Tehźîb fi’ħtiśâri’l-Müdevvene (nşr. Muhammed el-Emîn Veledü Muhammed Sâlim b. eş-Şeyh), Dübey 1420/1999, neşredenin girişi, I, 24, 29-30, 127, 135; İbnü’l-Esîr, el-Lübâb, I, 5-8; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, I, 147-156; İbn Haldûn, Muķaddime, Kahire, ts. (Dârü’ş-şa‘b), s. 499-500; İbn Hicce, Ħizânetü’l-edeb (nşr. Selâhaddin el-Hevvârî), Sayda 1426/2006, II, 33; Keşfü’ž-žunûn, I, 496-500, 514-518; Îżâĥu’l-meknûn, I, 330-332, 341-342; İsmail Durmuş, “Muhtasar”, DİA, XXXI, 57.

Ahmet Özel