TENKĪHU’l-FUSÛL

(تنقيح الفصول)

Şehâbeddin el-Karâfî’nin (ö. 684/1285) usûl-i fıkha dair eseri.

Karâfî’nin Mâlikî fıkhına dair eź-Źaħîre adlı eserinin başına koyduğu iki mukaddimeden ikincisi olup müellifin kendi ifadesine göre aynı zamanda müstakil bir eser olarak tasarlanmıştır (eź-Źaħîre, I, 55). Karâfî bu eseri eź-Źaħîre’de Tenķīĥu’l-fuśûl fî Ǿilmi’l-uśûl olarak, Şerĥu Tenķīĥi’l-fuśûl’ün mukaddimesinde Tenķīĥu’l-fuśûl fi’ħtiśâri’l-Maĥśûl şeklinde adlandırmıştır (s. 3). İkinci adlandırmadan dolayı eserin Fahreddin er-Râzî’ye ait el-Maĥśûl’ün muhtasarı olduğu şeklinde yaygın bir kanaat oluşmuştur. Gerek tertip ve taksim gerekse içerdiği görüşler bakımından Râzî’nin el-Maĥśûl’ünü esas almış olması da (Tûfî, I, 105) bu kanaati desteklemektedir. Sagīr b. Abdüsselâm’ın, eserin Karâfî’nin daha önce el-Maĥśûl’den ihtisar ettiği el-Fuśûl fi’l-uśûl’ünün muhtasarı olduğu yönündeki iddiası ise ispata muhtaçtır (DİA, XXIV, 399). Tenķīĥu’l-fuśûl’e usule ilişkin diğer eserlerinde atıfta bulunmasından hareketle (meselâ bk. Şerĥu Tenķīĥi’l-fuśûl, s. 3; Nefâǿisü’l-uśûl, I, 333; el-Ǿİķdü’l-manžûm, II, 69) bu eserin Karâfî’nin usule dair ilk eseri olduğunu söylemek mümkündür. Müellifin bu eseri kaleme alırken el-Maĥśûl’ün yanı sıra Kādî Abdülvehhâb’ın el-İfâde’si, Bâcî’nin el-İşâre’si ve İbnü’l-Kassâr’ın ǾUyûnü’l-edille’sinin usûl-i fıkha dair mukaddimesine dayandığını, daha çok bu eserlerdeki konuları özetlediğini, ayrıca bunlarda bulunmayan konuları ve kaideleri eklediğini belirtmesi (I, 55), Tenķīĥu’l-fuśûl’ün el-Maĥśûl ile sınırlı olmayan özgün bir ihtisar çalışması niteliği taşıdığını gösterir.

Eser terimler, hurûfü’l-meânî, lafızların muktezâlarının teâruzu, emir, nehiy, umum, ekallü’l-cem‘, istisna, şart, mutlak ve mukayyed, delîlü’l-hitâb, mücmel ve mübeyyen, Hz. Peygamber’in fiili, nesih, icmâ, haber, kıyas, teâruz ve tercih, ictihad, müctehidin dayandığı deliller ve mükelleflerin tasarrufları şeklinde sıralanan yirmi bölüm (bab) ve bunlarla ilgili 102 alt başlıktan (fasıl) oluşmaktadır. Çeşitli açılardan taksimler yapılarak terimlerin açıklandığı birinci bölüm Râzî’nin el-Maĥśûl’ünün girişindeki dil bahislerinin bir özeti niteliğinde olmakla beraber vaz’isti‘mâl-haml arasındaki fark (I, 57) ve lafzın delâletiyle lafızla delâlet arasındaki fark (I, 58) gibi el-Maĥśûl’de bulunmayan birtakım inceliklere dikkat çekmiştir. Eserde bazı önemli bilgiler faide, kaide, fer‘, tenbih, sual ve tefrî‘ gibi başlıklar altında verilmiştir. Diğer muhtasarlara göre eserin dili sade ve açıktır.

Karâfî, “Fürûda olduğu gibi usuldeki tercihlerinde de üstünlüğü ortaya çıksın diye Mâlik’in fıkıh usulündeki mezhebini açıkladım” diyerek (eź-Źaħîre, I, 39) Tenķīĥu’l-fuśûl’ü -İbnü’l-Kassâr’ın mukaddimesinde olduğu üzere- özellikle Mâlik’in fer‘î hükümlere ilişkin görüşlerinin dayandığı usul kurallarını belirleme amacıyla kaleme aldığını belirtmiş, ancak eserde Mâlikîler arasındaki görüş farklılıklarına işaret ettiği gibi Hanefîler’in, Şâfiîler’in ve Cübbâî, Ebü’l-Hüseyin el-Basrî gibi Mu‘tezile usulcülerinin görüşlerine de yer vermiştir. Eserde “imam” sözüyle genellikle Fahreddin er-Râzî, “kādî” sözüyle Bâkıllânî, “üstat” sözüyle Ebû İshak el-İsferâyînî kastedilmektedir.

Müellifin Eş‘arîliği kelâmî bağlantıları bulunan birçok konuya yansımıştır. Hükmün kadîm hitap olduğu (I, 65), hüsün ve kubhun şer‘îliği (I, 71), vâki olmamakla birlikte güç yetirilemeyen şeyin teklifinin cevazı (I, 80), faydalı şeylerde müsaadenin, zararlı şeylerde yasağın kural olmasının akla değil şer‘î delillere bağlı bulunduğu (I, 155) gibi görüşleri bu eğilimini açıkça ortaya koyar. Nesih konusunda Allah’ın ilminin değişmesi sonucuna götürdüğü için Bâkıllânî ve Gazzâlî’nin görüşünü doğru bulmayarak neshin, hükmün müddetinin sona erdiğini beyan şeklinde Hanefîler’ce savunulan ve Ebû İshak el-İsferâyînî ile Fahreddin er-Râzî tarafından da benimsenen görüşü tercih etmiştir (I, 109).

Karâfî’nin ifadesine göre, usûl-i fıkhın temeli olan dört eseri (Cüveynî’nin el-Burhân, Gazzâlî’nin el-Müstaśfâ, Ebü’l-Hüseyin el-Basrî’nin el-MuǾtemed ve Şerĥu’l-ǾUmed) esas alan Fahreddin er-Râzî’nin el-Maĥśûl’ü (Nefâǿisü’l-uśûl, I, 91) ve Âmidî’nin el-İĥkâm’ı mütekellimîn yöntemine göre yazılan eserlerin kemal seviyesini temsil eden son özgün eserlerdir. Bu yönteme göre telif edilen sonraki eserler daha ziyade bu iki eser üzerine yapılan muhtasarlar ve bunların şerhi mahiyetindedir. İbnü’l-Hâcib’in el-Muħtaśar’ı, Kādî Beyzâvî’nin Minhâcü’l-vüśûl’ü ve Sübkî’nin CemǾu’l-cevâmiǾi bu eserlerden özetlenen çalışmalardır. Karâfî’nin Tenķīĥu’l-fuśûl’ü de bu şekilde kaleme alınmış bir muhtasardır. Ancak İbnü’l-Hâcib el-Muħtaśar’da Âmidî’nin el-İĥkâm’ını esas alırken Karâfî Râzî’nin el-Maĥśûl’ünü esas almıştır. Tenķīĥu’l-fuśûl’den sonra el-Maĥśûl ve daha sonra Tenķīĥ üzerine yazdığı şerhlerde el-Maĥśûl’den büyük ölçüde istifade ettiği göz önüne alınırsa Karâfî’nin usul anlayışında Fahreddin er-Râzî’nin önemli ölçüde etkisinin bulunduğunu söylemek mümkündür. Tenķīĥu’l-fuśûl’ün özellikle Mâlikî usulcüleri nezdinde,


Sübkî’nin CemǾu’l-cevâmiǾ ve Kādî Beyzâvî’nin Minhâcü’l-vüśûl’ünün Şâfiîler, Nesefî’nin el-Menâr’ının Hanefîler arasındaki yerine eşdeğer bir yere sahip olduğu söylenebilir. Nitekim İbn Haldûn, el-Maĥśûl üzerine yapılan çalışmalardan Karâfî’nin Tenķīĥu’l-fuśûl’ünü (burada et-Tenķīĥât şeklinde geçmektedir) ve Kādî Beyzâvî’nin el-Minhâc’ının mübtedîler tarafından özen gösterilen eserler olarak niteler ve birçoklarının bu iki eseri şerhettiğini ifade eder (Muķaddime, s. 445).

Mâlikî mezhebine mensup olmakla birlikte yer yer farklı tercihlerde bulunması sebebiyle Mâlikî usulcülerinin yanı sıra Tâceddin es-Sübkî, İsnevî ve Bedreddin ez-Zerkeşî gibi Şâfiî usulcüleri, Tûfî, Merdâvî, İbnü’n-Neccâr gibi Hanbelî usulcüleri ve İbn Emîru Hâc gibi Hanefî usulcüleri Karâfî’nin Tenķīĥu’l-fuśûl’ü ve şerhindeki görüş ve açıklamalardan yararlanmış ve atıfta bulunmuştur. Mâlikîler’den özellikle İbn Cüzey, Taķrîbü’l-vüśûl ilâ Ǿilmi’l-uśûl adlı muhtasar eserinde Tenķīĥu’l-fuśûl ve şerhinden büyük ölçüde istifade etmiş, yer yer atıflar olsa da Karâfî’yi zikretmeden konu başlıklarına varıncaya kadar Tenķīĥu’l-fuśûl’den birçok alıntı yapmıştır (örnek olarak krş., Taķrībü’l-vüśûl, s. 107 - Tenķīĥ, I, 58; Taķrîbü’l-vüśûl, s. 129 - Tenķīĥ, I, 57; Taķrîbü’l-vüśûl, s. 175-177 - Tenķīĥ, I, 76; Taķrîbü’l-vüśûl, s. 178-179 - Tenķīĥ, I, 78). Eser eź-Źaħîre ile birlikte neşredilmiştir (nşr. Muhammed Haccî, Beyrut 1994, I, 55-161).

Şerh ve Hâşiyeleri. Tenķīĥ üzerine özellikle Mâlikî usulcüleri tarafından yapılan şerh ve hâşiyelerin belli başlıları şunlardır: 1. Şerĥu Tenķīĥi’l-fuśûl. Karâfî, kendi eserine yazdığı bu şerhin mukaddimesinde eź-Źaħîre’ye mukaddime şeklinde kaleme aldığı Tenķīĥu’l-fuśûl’ü insanların eź-Źaħîre’den ayırmaya yöneldiklerini ve onunla çok meşgul olduklarını görünce başka yerden nakil olmadığı için neredeyse sadece kendisi tarafından bilinen maksatlarını açıklamak üzere şerhetmeyi uygun gördüğünü ve bazı önemli kaideler ve faydalı bilgiler ilâve ettiğini belirtir. Daha sonraki usul eserlerine ve Tenķīĥ’le ilgili diğer şerhlere kaynaklık eden bu eserin birçok baskısı yapılmıştır (Mahallî’nin el-Varaķāt şerhi üzerine İbn Kāsım el-Abbâdî’nin yazdığı hâşiyesiyle birlikte, Kahire 1306; Şeyh Halûlû’nun et-Tavżîĥ adlı şerhi ile birlikte, Tunus 1328; Muhammed Cuayt’ın hâşiyesiyle birlikte, Kahire 1912; M. Tâhir b. Âşûr’un hâşiyesiyle birlikte, Tunus 1341; nşr. Tâhâ Abdürraûf Sa‘d, Kahire 1393/1973, 1399/1978, 1414/1993). Eser, Ümmülkurâ Üniversitesi’nde Saîd b. Sâlih, Hasan b. İbrâhim ve Nâsır b. Ali el-Gāmidî tarafından yüksek lisans ve doktora tezi olarak tahkik edilmiştir. 2. Ebü’l-Abbas Ahmed b. Abdurrahman Halûlû, et-Tavżîĥ şerĥu’t-Tenķīĥ. Bu şerhin en belirgin özellikleri usul meseleleriyle ilgili görüşlerin nakline Karâfî’den daha geniş yer verilmesi, bilhassa Mâlikî usulcülerinden nakilde bulunulması ve Mâlikî mezhebinin daha fazla ön plana çıkarılması, Karâfî’nin metin ve şerhte değinmediği birtakım konuların ele alınmasıdır. Karâfî’nin şerhiyle birlikte basılan eser (Tunus 1328), Ümmülkurâ Üniversitesi’nde iki bölüm halinde Belkāsım b. Zâkir b. Muhammed ez-Zebîdî tarafından yüksek lisans ve Gāzî b. Mürşîd b. Halef el-Uteybî tarafından doktora tezi olarak tahkik edilmiştir (1425/2004). 3. Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ebû Bekir el-Fâsî, Şerĥu Tenķīĥi’l-fuśûl. Karâfî’nin şerhinin özetlendiği ve Nefâǿisü’l-uśûl’den, Âmidî’nin el-İĥkâm’ından ve Bâcî’nin İĥkâmü’l-fuśûl’ünden birtakım bilgilerin eklendiği bir şerhtir (Hizânetü’l-câmii’l-kebîr, nr. 314, 352). 4. Ahmed b. Abdurrahman et-Tâdilî el-Fâsî, Taķyîdât Ǿale’t-Tenķīĥ (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, nr. 805). 5. Ebû Ali Hüseyin b. Ali er-Recrâcî eş-Şûşâvî, RefǾu’n-niķāb Ǿan Tenķīĥi’ş-Şihâb. Başta Karâfî’nin ve Ebû Zekeriyyâ el-Fâsî’nin şerhleri olmak üzere daha önceki şerhlerden büyük ölçüde istifade edilen ve Tenķīĥ üzerine yapılan şerhlerin en kapsamlısı olan eserde müellif Mâlikîler’in tercihlerine özen göstermiştir. Eser, İmam Muhammed b. Suûd Üniversitesi’nde Ahmed es-Serrâh ve Abdurrahman b. Abdullah el-Cibrîn tarafından yüksek lisans tezi olarak tahkik edilmiştir (Riyad 1407). 6. Muhammed Cuayt Menhecü’t-taĥķīķ ve’t-tavżîĥ li-ĥalli ġavâmiżi’t-Tenķīĥ. Karâfî’ye yönelik bazı eleştirileri ve düzeltmeleri içeren, İbn Rüşd, Ebyârî, İbnü’l-Hâcib ve Rahûnî gibi usulcülerden yapılan nakillerle Mâlikî mezhebinin ön plana çıkarılmaya çalışıldığı bir hâşiyedir (I-II, Tunus 1340-1345; Kahire 1912). 7. Muhammed Tâhir b. Âşûr, Ĥâşiyetü’t-Tavżîĥ ve’t-taśĥîĥ li-müşkilâti Kitâbi’t-Tenķīĥ (Tunus 1341). Tenķīĥu’l-fuśûl’ün ayrıca Ebü’l-Hasan Ali b. Yûnus el-Hevvârî et-Tûnisî, İbnü’l-Bennâ el-Merrâküşî, Ebü’l-Hasan Ali b. Sâbit b. Saîd el-Kureşî el-Ümevî, Ebü’l-Kāsım Muhibbüddin Muhammed b. Muhammed b. Ali en-Nüveyrî, Dâvûd b. Ali b. Muhammed el-Kaltâvî el-Ezherî, Ebû Fâris Abdülazîz b. Muhammed es-Sûsî tarafından şerhedildiği kaynaklarda zikredilir.

Tenķīĥ’i Burhâneddin İbn Ferhûn İķlîdü’l-uśûl adıyla ihtisar etmiştir (M. Mazhar Bekā, I, 38). MecmûǾu mütûnin uśûliyye li-eşhüri meşâhîri Ǿulemâǿi’l-meźâhibi’l-erbaǾa ismiyle yayımlanan eserde yer alan Tenķīĥ muhtasarının (s. 51-100) müellifi ise bilinmemektedir. Muhtasarın sonundaki kayıtta Dımaşk’ta yazıldığı belirtilmektedir. Bu muhtasar Cemâleddin el-Kāsımî’nin ta‘likleri ile birlikte basılmıştır (Hindistan 1404; Kahire 1413). Tenķīĥu’l-fuśûl ayrıca Mevlûd b. Ahmed el-Cevâd el-Ya‘kūbî tarafından eş-Şümûsü’ŧ-ŧâliǾa ismiyle 460 beyitte manzum hale getirilmiş ve şerhedilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Şehâbeddin el-Karâfî, Tenķīĥu’l-fuśûl (a.mlf., eź-Źaħîre içinde, nşr. M. Haccî), Beyrut 1994, I, 39, 55-161; a.mlf., Şerĥu Tenķīĥi’l-fuśûl, Kahire 1306, s. 3; a.mlf., Nefâǿisü’l-uśûl fî şerĥi’l-Maĥśûl (nşr. Âdil Ahmed Abdülmevcûd - Ali M. Muavvaz), Beyrut 1420/1999, I, 91, 333; a.mlf., el-Ǿİķdü’l-manžûm fi’l-ħuśûś ve’l-Ǿumûm (nşr. Ahmed Hatm Abdullah), Kahire 1420/1999, II, 69; Tûfî, Şerĥu Muħtaśari’r-Ravża (nşr. Abdülmuhsin et-Türkî), Beyrut 1990, I, 105; İbn Cüzey, Taķrîbü’l-vüśûl (nşr. Muhammed el-Muhtâr), Medine 1423/2002, s. 107, 129, 175-179; Burhâneddin İbn Ferhûn, ed-Dîbâcü’l-müźheb (nşr. Me’mûn b. Muhyiddin el-Cennân), Beyrut 1417/1996, s. 129, 138; İbn Haldûn, Muķaddime, Beyrut 1989, s. 445; Keşfü’ž-žunûn, I, 499; Mahlûf, Şeceretü’n-nûr, I, 216, 243, 252, 258; Brockelmann, GAL Suppl., I, 666, 921; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 99; Zirikli, el-AǾlâm, IV, 27; Mahfûz, Terâcimü’l-müǿellifîn, V, 110; Menderes Gürkan, Karafî’nin Fıkıh Usulü Görüşleri (yüksek lisans tezi, 1990), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; MecmûǾu mütûnin uśûliyye li-eşhüri meşâhîri Ǿulemâǿi’l-meźâhibi’l-erbaǾa, Kahire 1413, s. 51-100; İyâze b. Nâmî es-Sülemî, Şihâbüddîn el-Ķarâfî: Ĥayâtühû ve ârâǿühü’l-uśûliyye, Riyad, ts. (Mektebetü’r-Rüşd); M. Mazhar Bekā, MuǾcemü’l-uśûliyyîn, Mekke 1414, I, 38; II, 101; Sagīr b. Abdüsselâm el-Vekîlî, el-İmâmü’ş-Şihâbü’l-Ķarâfî: Ĥalķatü vaśl beyne’l-meşriķ ve’l-maġrib fî meźhebi Mâlik, Muhammediye 1417/1996, I, 283.

Davut İltaş