UBEYDULLAH b. ABDULLAH

(عبيد الله بن عبد الله)

Ebû Abdillâh Ubeydullāh b. Abdillâh b. Utbe b. Mes‘ûd el-Hüzelî (ö. 98/716)

Medineli meşhur yedi tâbiîn fakihinden biri.

Dedesi Utbe, Abdullah b. Mes‘ûd’un kardeşidir. Büyük Arap kabilelerinden Hüzeyl’e mensuptur. Ubeydullah Medine’de vefat etmiş, vefat tarihi konusunda 94 (712-13), 95, 97, 98, 99, 102 gibi farklı tarihler verilmiştir. Bazı tabakat yazarları 98 (716) yılını daha doğru kabul etmektedir. Kaynaklarda âmâ olduğu belirtilmekte, fakat doğuştan mı yoksa sonradan mı gözlerini kaybettiği bilinmemektedir. Bazı eserlerde yer alan “kör oldu” ifadesi bunun sonradan meydana geldiğini düşündürmektedir. Tâbiînin ikinci tabakasında yer alan Ubeydullah, Medine’nin önde gelen âlimlerindendir. Onun iki meşhur talebesi Ömer b. Abdülazîz ile Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynelâbidîn Ali’dir. Ömer b. Abdülazîz’in, hilâfete geçince onu sık sık rahmetle anıp önemli işlerde rehberliğine ne kadar ihtiyaç duyduğunu ifade ettiği nakledilir. Ubeydullah hem hadis hem fıkıh dalında imam kabul edilmiştir. Onu Kureyş’in önde gelen dört âliminden biri sayanlar da vardır (diğerleri Saîd b. Müseyyeb, Ebû Seleme b. Abdurrahman ve Urve b. Zübeyr’dir; bk. İbnü’l-Cevzî, II, 102). Sahâbenin ileri gelen âlimlerinden ders alan Ubeydullah geniş hadis bilgisi yanında onların görüş ve ictihadlarını da öğrenmiş, hadis rivayetinde ve fıkıhta temel bilgilerini kendisine borçlu olduğu İbn Abbas gibi o da kolaylık ve esneklik prensibini


benimsemiştir (Abdülmün‘im Abdürrâdî el-Hâşimî, s. 123).

Geniş hadis bilgisine sahip olan Ubeydullah babası Abdullah, Hz. Âişe, Ebû Hüreyre, Fâtıma bint Kays, Ümmü Seleme, Abdullah b. Zem‘a, Ammâr b. Yâsir, Urve b. Zübeyr, İbn Ömer ve uzun süre beraber bulunduğu İbn Abbas gibi sahâbîlerden hadis rivayet etmiştir. Büyük amcası İbn Mes‘ûd’un vefatı esnasında çocuk yaşta olduğu için ondan doğrudan hadis nakletmemiştir. Kardeşi Avn başta olmak üzere Zührî, Ebü’z-Zinâd, Sâlih b. Keysân, İbn Şübrüme ve başkaları kendisinden hadis rivayetinde bulunmuştur. Rivayet ettiği hadislerden bazıları Kütüb-i Sitte’de yer almaktadır (Zehebî, el-Kâşif, I, 682). Özellikle hadis konusunda Ubeydullah’a uzun süre öğrencilik yapan Zührî gibi âlimler onun ilmî birikiminden övgüyle söz etmiştir. Çok sayıda hadisi ezberlediğinden hadis hâfızları arasında sayılmıştır (Süyûtî, s. 39). Asaleti, ferâseti, zekâsı, dinî duyarlılığı ve hadis nakli konusundaki güvenilirliği sebebiyle “me’mûn” olarak nitelendirilmiştir. Bundan dolayı İbn Abbas, Ubeydullah’a özel ilgi göstermiş, başkalarına öğretmediği bazı hadisleri ona haber vermiştir (Abdülmün‘im Abdürrâdî el-Hâşimî, s. 124-125). Ubeydullah’ın aynı zamanda iyi bir şair olduğu ve Hassân b. Sâbit tarzında daha çok dinî içerikli şiirler söylediği kaydedilmektedir. Ubeydullah’ın şiirdeki seviyesini belirtmek için “şairlerin en fakihi, fakihlerin en şairi” ifadesi kullanılmıştır (İbn Hacer, VII, 23). Ebû Temmâm, “Hamâse”sinde şiirlerinden bir kıta naklederken Ebü’l-Ferec el-Eġānî adlı eserinde pek çok şiirine yer vermiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķātü’l-kübrâ (nşr. Ali M. Ömer), Kahire 1421/2001, VII, 246; Buhârî, et-Târîħu’l-kebîr, V, 385-386; İbn Ebû Hâtim, el-Cerĥ ve’t-taǾdîl, V, 319-320; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî (nşr. Abdülemîr Ali Mühennâ - Semîr Câbir), Beyrut 1407/1986, IX, 162-177; İbn Hazm, Aśĥâbü’l-fütyâ mine’ś-śaĥâbe ve’t-tâbiǾîn (nşr. Seyyid Kisrevî Hasan), Beyrut 1995, s. 133; Ebû Nuaym, Ĥilye, II, 188-189; Şîrâzî, Ŧabaķātü’l-fuķahâǿ, Beyrut 1970, s. 60; İbnü’l-Cevzî, Śıfatü’ś-śafve, II, 102-103; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, XIX, 73-77; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, IV, 475-478; a.mlf., Teźkiretü’l-ĥuffâž, I, 78-79; a.mlf., el-Kâşif (nşr. Ahmed M. Nemr Hatîb - Muhammed Avvâme), Cidde 1413/1992, I, 682; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, VII, 23-24; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire (nşr. M. Hüseyin Şemseddin), Beyrut 1413/1992, I, 303; Süyûtî, Ŧabaķātü’l-ĥuffâž (Lecne), s. 39-40; Hazrecî, Ħulâśatü Teźhîb, s. 251; Abdülmün‘im Abdürrâdî el-Hâşimî, Fuķahâǿü’l-Medîneti’s-sebǾa, Beyrut, ts., s. 121-133.

Abdullah Kahraman