UKKÂŞE b. MİHSAN

(عكّاشة بن محصن)

Ebû Mihsan Ukkâşe b. Mihsan b. Hursân el-Esedî (ö. 11/632)

Sahâbî.

Resûl-i Ekrem vefat ettiğinde kırk dört yaşlarında olduğuna göre 588’de doğmuş olmalıdır. Sahâbeden Ebû Sinân ile Ümmü Kays bint Mihsan’ın kardeşi, Sinân b. Ebû Sinân’ın da amcasıdır. Benî Ümeyye’nin mevâlîsi olarak bazı yakınlarıyla birlikte Mekke’de yaşayan Ukkâşe ilk müslümanlardandır. Otuz dört yaşında iken bütün akrabalarıyla beraber Medine’ye hicret etti. Gazvelerin hemen hepsine ve birçok seriyyeye katıldı. Abdullah b. Cahş’ın kumandasında gerçekleştirilen Batn-ı Nahle Seriyyesi’nde bulundu. Bedir Gazvesi’nde


büyük kahramanlık gösterdi. Savaş sırasında kılıcının kırılması üzerine Resûl-i Ekrem’in kendisine verdiği sopanın keskin bir kılıca dönüştüğü rivayet edilmiş, Ukkâşe’nin “avn” adı verilen bu silâhı hem Bedir’de hem daha sonra katıldığı savaşlarda kullandığı belirtilmiştir (İbn Hişâm, I, 637). Ukkâşe, hicretin 6. yılında (627) Esedoğulları üzerine misilleme olarak gönderilen kırk kişilik müfrezeye kumandan tayin edildi; seriyye kumandanının Sâbit b. Akrem olduğu da rivayet edilir. Gamre Seriyyesi diye bilinen bu seferde düşman kaçtığı için çarpışma gerçekleşmediyse de bir miktar ganimet elde edildi. Hicretin 9. yılında (630) Kudâa kabilesinin Benî Belî ve Benî Uzre kolları üzerine keşif amacıyla yapılan Cinâb Seriyyesi’ne de Ukkâşe kumanda etti. Ayrıca Hz. Peygamber onu Sekâsik ve Sekûn bölgelerine zekât memuru ve davetçi sıfatıyla yolladı.

Meşhur bir süvari olan Ukkâşe savaşlarda bu özelliğiyle ön plana çıktı. Birçok savaşta kahramanca çarpıştığından Resûl-i Ekrem kendisini, “Araplar’ın en iyi süvarisi bizdedir” sözleriyle övdü; onun kim olduğu sorulunca da, “Ukkâşe b. Mihsan” cevabını verdi. Ukkâşe’nin mensup bulunduğu Esed kabilesinden Dırâr b. Ezver, “Ukkâşe bizim kabilemizdendir yâ Resûlellah!” diyerek onu sahiplenmek isteyince Hz. Peygamber, “Hayır o sizden değil bizdendir, bizim anlaşmalı (hilf) adamımızdır” dedi (a.g.e., I, 638). Resûl-i Ekrem, ümmetinden Allah’a tam bir teslimiyetle yönelmiş 70.000 kişinin hesaba çekilmeden cennete gireceğini haber vermişti. Ukkâşe, “Yâ Resûlellah! Beni de onların arasına alması için Allah’a dua eder misin?” deyince Resûl-i Ekrem, “Sen zaten onlardansın” buyurdu. Bunun üzerine orada bulunan bir başkası da aynı istekte bulundu, fakat Hz. Peygamber, “Ukkâşe senden erken davrandı” karşılığını verdi (Buhârî, “Ŧıb”, 17, 41, “Riķāķ”, 50; Müslim, “Îmân”, 367, 369, 371, 374). Resûlullah’ın bu sözü zamanla, aynı işi yapmak isteyen iki kişiden birinin diğerinden daha erken davranmasını ifade eden bir deyim haline geldi.

Ukkâşe, Hz. Peygamber’in vefatından sonra irtidad edenlerle yapılan savaşta şehid oldu. Hz. Ebû Bekir’in Hâlid b. Velîd kumandasında Tuleyha b. Huveylid üzerine gönderdiği orduda yer alan Ukkâşe, Sâbit b. Akrem’le birlikte Tuleyha’yı ve adamlarını gözetlemek için öncü olarak çıkmıştı. Yolda müslümanları gözetlemeye gelen Tuleyha ve kardeşiyle karşılaştılar. Tuleyha ile çarpışmaya girişen Ukkâşe onu öldürmek üzere iken arkadan yetişen kardeşi Tuleyha’yı kurtardı ve ikisi birlikte Ukkâşe’yi şehid etti. Ukkâşe’nin Resûl-i Ekrem’in sırtındaki nübüvvet mührünü öptüğü şeklinde yaygın bir rivayet olmakla birlikte nübüvvet mührünü öpen kişinin Üseyd b. Hudayr olduğu bilinmektedir (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 149). Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde Ukkâşe’ye nisbet edilen bir makam vardır. Kendisine duyulan sevgi dolayısıyla Ukkâşe’den Türkçe’ye giren Ökkeş ismi özellikle Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adıyaman bölgelerinde yaygın biçimde kullanılmaktadır. Ukkâşe’den Ebû Hüreyre ve Abdullah b. Abbas hadis nakletmiş, ancak onun rivayetleri Kütüb-i Sitte’de yer almamıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Hişâm, es-Sîre2, I, 637, 638; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, II, 10, 84, 164; III, 92-93; VIII, 114; İbn Abdülber, el-İstîǾâb, III, 155-157; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, IV, 67-68; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, I, 307-308; İbn Hacer, el-İśâbe, II, 494-495; Wensinck, el-MuǾcem, VIII, 195; Mustafa Ağırman, “Gamre Seferi”, DİA, XIII, 341-342.

Ayhan Tekineş