ÜMMÜ ATIYYE

(أمّ عطيّة)

Ümmü Atıyye Nüseybe bint el-Hâris el-Ensâriyye (ö. 70/689-90 [?])

Kadın sahâbî.

Hadis râvilerinden Dubâa bint Hâris’in kardeşidir. Adı Nesîbe şeklinde okunmaya elverişli olduğu için onun Ümmü Umâre Nesîbe bint Kâ‘b ile karıştırıldığı görülmektedir. Medineli ilk müslümanlardan olup hicretten hemen sonra Hz. Peygamber’in Medine’de kadınlardan bazı hususlarda söz aldığı, “kadınlar biatı” diye bilinen biata katıldı. Biat sırasında Resûl-i Ekrem kadınlara ölülerin arkasından yüksek sesle ağlamamaları gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Ümmü Atıyye, “kendi akrabasından biri vefat ettiğinde bir kadının bu şekilde ağladığını ve dolayısıyla onun iyiliğine karşılık vermesi gerektiğini, biattan sonra bu mümkün olamayacağı için de söz konusu kadından helâllik almak istediğini” dile getirdi. Resûl-i Ekrem ona bir şey söylemedi (veya “Git, izin al” buyurdu). Ümmü Atıyye gidip geldikten sonra Resûlullah’a biat etti (Buhârî, “Tefsîr”, 60/3, “Ahķâm”, 49; Müslim, “Cenâǿiz”, 33; Nesâî, “BîǾat”, 18). Hz. Peygamber’in sünnetine uyma konusundaki titizliğiyle dikkat çeken Ümmü Atıyye vefa, metanet, dirayet ve güzel ahlâk sahibi bir kadındı. Resûl-i Ekrem ile birlikte yedi gazveye katılarak cephe gerisinde hastalara baktı, yaralıları tedavi etti, mücahidlere yemek hazırlayıp su dağıttı, binek ve eşyaların gözetimini üstlendi (Müslim, “Cihâd”, 142; Dârimî, “Cihâd”, 30; İbn Mâce, “Cihâd”, 35).

Ümmü Atıyye’nin Ehl-i beyt ile yakın ilişkisi vardı. Hz. Âişe ile sıkça görüşür, ona hediyeler gönderirdi. Hz. Peygamber’in kızları Zeyneb ve Ümmü Külsûm’ün cenaze hizmetlerinde görev aldığı için, teçhiz ve tekfinle ilgili hükümler konusunda onun rivayet ettiği hadisler esas alınmıştır. Resûl-i Ekrem’in vefatından sonra Basra’ya yerleşti; buradaki sahâbe ve tâbiîn bu hususla ilgili âdâb ve ahkâmı ondan öğrendi. “Cenazelerin arkasından yürümekten nehyedilmiştik, fakat bu bize kesin biçimde yasaklanmış değildi” sözüyle (Müsned, VI, 408; Müslim, “Cenâǿiz”, 34-35; Ebû Dâvûd, “Cenâǿiz”, 40; İbn Mâce, “Cenâǿiz”, 50) yasaklar arasında bir derece farkının bulunduğuna işaret etmesi İslâm dinini iyi yorumlayan fakih sahâbîlerden olduğunu göstermektedir. Kadınların özel hallerine dair hususlarda da bilgisine başvurulan bir hanımdı. Onun fıkıh bilgisini gösteren bir hadise de Hz. Peygamber’in zekât malı olarak kendisine gönderdiği bir koyunun etini Âişe’ye hediye etmesidir. Resûlullah sadaka ve zekât malından yemediği halde bu etten yemiş ve kendisine zekât verilen kişinin bunu başkasına hediye edebileceğini göstermiştir (Buhârî, “Zekât”, 31, “Hibe”, 7). Nitekim bu rivayet “Esbâbın değişmesi, a‘yânın değişmesi hükmündedir” veya, “Bir şeyde sebeb-i temellükün tebeddülü o şeyin tebeddülü makamına kāimdir” şeklinde ifadesini bulan kāide-i külliyeye kaynak teşkil etmiştir. 70 (689-690) yılına kadar yaşadığı zikredilen Ümmü Atıyye (Zehebî, II, 318) çok hadis rivayet eden kadın sahâbîlerden olup Enes b. Mâlik, İbn Sîrîn, Hafsa bint Sîrîn, Abdülmelik b. Umeyr, âzatlısı Ümmü Şerâhîl, torunu İsmâil b. Abdurrahman b. Atıyye ve Ali b. Akmer kendisinden hadis rivayetinde bulunmuştur. Ümmü Atıyye’nin Kütüb-i Sitte ile Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’indeki hadislerinin sayısı tekrarlarıyla birlikte 100’ü aşar.

BİBLİYOGRAFYA:

Müsned, VI, 408; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, VIII, 455-456; İbn Hibbân, eŝ-Ŝiķāt, III, 423; İbn Abdülber, el-İstîǾâb, IV, 417, 471-472; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe (nşr. Halîl Me’mûn Şîhâ), Beyrut 1418/1997, V, 473; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, XXXV, 315-316; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, II, 318; İbn Hacer, el-İśâbe, IV, 476-477; Ahmed Halîl Cum‘a, Nisâǿ min Ǿaśri’n-nübüvve, Beyrut 1412/1992, I, 169-177.

Zekeriya Güler