YA‘KŪB el-HADRAMÎ

(يعقوب الحضرمي)

Ebû Muhammed Ya‘kūb b. İshâk b. Zeyd b. Abdillâh el-Hadramî (ö. 205/821)

Kırâat-i aşere imamlarından.

117 (735) yılında muhtemelen Basra’da doğdu. Dedesinin dedesi Ebû İshak el-Hadramî, Hadramîler’in mevlâsı olduğundan Hadramî nisbesiyle anılmış, ayrıca Nahvî ve Basrî nisbeleri ve Ebû Yûsuf künyesiyle de zikredilmiştir. Kaynaklarda babası ile dedesinin Kur’an ve nahiv konusunda dönemin âlimleri arasında yer aldığı belirtilmektedir, özellikle babasının dedesi Abdullah b. Ebû İshak bu alanlarda önde gelen âlimlerdendi. Kaynaklarda Ya‘kūb’un yetişme dönemiyle ilgili bilgiye rastlanmasa da onun aile ortamından faydalandığında şüphe yoktur.

Ya‘kūb el-Hadramî kendini kıraat, nahiv ve fıkıh alanında yetiştirmekle birlikte onun asıl şöhreti kıraat ilmindeki üstünlüğünden gelir. Kırâat-i seb‘a imamlarından Ebû Amr b. Alâ’nın bizzat kendisinden kıraat öğrendiği ileri sürülmüş, ancak bunun doğru olmadığı da söylenmiştir. Yine kırâat-i seb‘a imamlarından Ali b. Hamza el-Kisâî ve Hamza b. Habîb ez-Zeyyât’ın okuyuşlarını ve muhtemelen çeşitli alanlardaki rivayetlerini de dinleyip onlardan faydalandı. En çok yararlandığı hocasının, bir buçuk yıl gibi bir süre kendisine talebelik ettiği Ebü’l-Münzir Sellâm b. Süleyman et-Tavîl olduğu anlaşılmaktadır. Daha kısa sürelerle Ebü’l-Eşheb Ca‘fer b. Hayyân el-Utâridî, Mehdî b. Meymûn el-Moğolî, Şihâb b. Şürnüfe, Abdurrahman b. Muhaysın gibi hocalardan da Kur’an dersleri aldı. Dedesi Zeyd’den, ayrıca Esved b. Şeybân, Süheyl b. Mihrân, Süleyman b. Muâz ed-Dabbî, Zâide b. Kudâme’den ve başkalarından rivayette bulundu. Buna göre Ya‘kūb el-Hadramî’nin kıraati Hz. Peygamber’e dört ayrı isnadla ulaşmaktadır. 1. Ebü’l-Eşheb el-Utâridî - Ebû Recâ el-Utâridî - Ebû Mûsâ el-Eş‘arî - Hz. Peygamber. 2. Mehdî b. Meymûn - Şuayb b. Habhâb - Ebü’l-Âliye er-Riyâhî - Übey b. Kâ‘b - Hz. Peygamber (Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ, I, 330). 3. Şihâb b. Şürnüfe - Mesleme b. Muhârib el-Muhâribî - Ebü’l-Esved ed-Düelî - Ali b. Ebû Tâlib - Hz. Peygamber (İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 386-387). 4. Sellâm b. Süleyman - Ebü’n-Necûd Âsım b. Behdele - Ebû Abdurrahman es-Sülemî - Ali b. Ebû Tâlib - Hz. Peygamber (İbn Hallikân, V, 433).


Basra kıraati yanında Mekke, Medine, Irak ve Şam kıraatlerinde de iyi yetişmiş olan Ya‘kūb’un bu kıraatlerle ilgili bilgisinden faydalanıldı (İbnü’l-Kıftî, IV, 51). Ravh b. Abdülmü’min, Ruveys, Velîd b. Hassân et-Tevvezî, Ebû Hâtim es-Sicistânî, Ebû Ömer ed-Dûrî ondan kıraat tahsil etti. Özellikle Ravh ve Ruveys, Ya‘kūb’un kıraati konusunda öne çıktı ve kırâat-i aşereye dair kitaplarda onun kıraati için tercih edilen isimler oldu. Ebû Hafs el-Fellâs, İshak b. İbrâhim b. Şâzân, Muhammed b. Yûnus el-Küdeymî de Ya‘kūb’dan rivayette bulundu. Ebû Amr b. Alâ’dan sonra Basra’da kıraat imamı olan ve Basra Camii’n-de uzun yıllar imamlık yapan Ya‘kūb el-Hadramî, Zilhicce 205’te (Mayıs 821) babası ve dedesi gibi seksen sekiz yaşında (İbn Hallikân, V, 434) ve muhtemelen Basra’da vefat etti.

Ahmed b. Hanbel ve Ebû Hâtim er-Râzî, Ya‘kūb’u sadûk olarak değerlendirmiş, İbn Hibbân ona eŝ-Ŝiķāt’ında yer vermiştir. Ancak İbn Sa‘d, Ya‘kūb’un küçük yaşta karşılaştığı bazı kimselerden hadis rivayet ettiğini belirterek bu tür rivayetlerine güvenilemeyeceğini söylemiştir. Ebû Hâtim, Ya‘kūb’un Kur’an’daki kıraat ihtilâflarını, onların illetlerini ve nahivle ilgili farklı görüşleri iyi bildiğini söyler. Ebü’l-Hasan Ali b. Ca‘fer es-Saîdî, kendi döneminde Kur’an’ı en güzel şekilde Ya‘kūb’un okuduğunu belirtmiş, Ebü’l-Kāsım el-Hüzelî de Arap dilindeki üstünlüğüne dikkat çekmiş, Kur’an ve kıraat ihtilâfları hakkındaki bilgisine, ayrıca takvâsına ve zâhid kişiliğine işaret etmiştir.

İbn Mücâhid’in (ö. 324/936), Kitâbü’s-SebǾa’sında sahih kabul edilen yedi imamın kıraatlerini bir araya getirip bunların dışındakilerle ilgili, günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmeyen Kitâbü’ş-Şevâź adlı başka bir eser yazdıktan sonra İbnü’n-Nedîm, muhtemelen söz konusu yedi kıraat dışındaki bütün okuyuşların şâz kabul edilmesi sonucu düzenlediği listede Ya‘kūb’un ismine de yer vermiştir. Ancak Mekkî b. Ebû Tâlib, Ya‘kūb’un kıraatinde şâz unsurların bulunması bir yana aslında onun yedinci imam olarak Ali b. Hamza el-Kisâî yerine kurrâ-i seb‘a arasında yer aldığını kaydetmiştir. Ya‘kūb’un kıraati hususunda İbnü’n-Nedîm’in yaptığı değerlendirmeye benzer bir görüş IX. (XV.) yüzyılda gündeme gelmiş, İbnü’l-Cezerî buna tepki göstererek böyle bir değerlendirmenin ilk defa bu dönemde ortaya çıktığını söylemiş ve Ya‘kūb’un kıraatini şâz saymanın büyük hata olduğunu belirtmiştir (Ġāyetü’n-Nihâye, II, 388). Ayrıca kırâat-i seb‘a imamları arasında Hamza b. Habîb ez-Zeyyât yerine Ya‘kūb el-Hadramî’yi tercih edenlerin bulunduğuna dikkat çekmiştir (en-Neşr, I, 39). Mekkî’nin ve İbnü’l-Cezerî’nin açıklamalarından anlaşıldığı üzere İbn Mücâhid’in yedi imamı belirlerken aralarına Kisâî ve Hamza’yı da alması eleştiri konusu yapılmış, bunların yerine Ya‘kūb’un tercih edilmesi gerektiği söylenmiştir. İbn Mücâhid, Ya‘kūb el-Hadramî’yi yedili sistem dışında bırakmışsa da hemen ardından İbnü’l-Münâdî onun seçtiği yedi isme sekizinci imam olarak Ya‘kūb’u ilâve ederek el-Îcâz ve’l-iķtiśâr fi’l-ķırâǿâti’ŝ-ŝemân adlı kitabını yazmıştır. Daha sonra Ebü’l-Hasan İbn Galbûn et-Teźkire fi’l-ķırâǿâti’ŝ-ŝemân, Ebü’l-Hasan Ali b. Ca‘fer es-Saîdî el-Ķırâǿâtü’ŝ-ŝemân ve Ebû Ma‘şer et-Taberî et-Telħîś fi’l-ķırâǿât’i’ŝ-ŝemân adlı eserleriyle onu takip etmiştir (İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, I, 339, 529; II, 387). Aynı dönemde İbn Mihrân en-Nîsâbûrî’nin el-Ġāye fi’l-ķırâǿâti’l-Ǿaşr’ında ve ardından kırâat-i aşereye dair telif edilen bütün eserlerde Ya‘kūb onlu sistem içindeki yerini korumuştur.

Ya‘kūb’un kıraatinin bazı özellikleri şöylece sıralanabilir: 1. Lâm-ı nâfiyeden sonra gelen “ خوفٌ” kelimesinin sonunu Kur’ân-ı Kerîm’de geçtiği her yerde fetha ile okur: “فلا خوفَ، ولا خوفَ” gibi. 2. “هو” ve “هي” zamirleriyle cem‘-i müennes zamirlerini veya yâ-i müşeddedeli bazı kelimeleri vakıf durumunda ilhâk-ı hâ ile okur:” هُوَ: هُوَهْ، هِيِِ: هِيَهْ، عَلَيْهِنَّ: عَلَيْهِنَّهْ، عَلَيَّ: عَلَيَّهْ

3. Ruveys’in rivayetinde)” الصراط، يصدفون، قيل، جيىء، سيىء“ gibi kelimeleri işmâm ile okur. 4. Her ikisi de kesreli veya fethalı olan hemzelerin yan yana bulunması durumunda ikinci hemzeyi teshîl ile okur:أأنذرتهم: أهنذرتهم، هؤلاء إن كنتم: هؤلاء هنكنتم

gibi.

Ya‘kūb’un el-CâmiǾi kıraat ihtilâflarının ele alındığı bir eser olup Ebû Ca‘fer en-Nehhâs el-ĶaŧǾ ve’l-iǿtinâf’ında ondan alıntılar yapmıştır (bk. bibl.). Bir diğer eseri Vaķfü’t-temâm’dır (İbnü’n-Nedîm, s. 175; Yâkūt, XX, 53). Başka eserleri de bulunduğu kaydedilen Ya‘kūb’un kitaplarının günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir. Onun kıraati Basra ve civarında bir müddet okunmuşsa da zamanla yerini Âsım b. Behdele’nin Hafs rivayeti almış, ancak onlu sistem içinde gerek kıraat ilmine dair eserlerde gerekse bu ilmin tedrîsinde günümüze kadar yerini korumuştur. Bu kıraat üzerine ilk dönemlerden itibaren eserler yazılmış olup Ebü’l-Alâ el-Hemedânî’nin Şerĥu ma’ħtelefe fîhi aśĥâbü Ebî Muĥammed YaǾķūb b. İsĥâķ el-Ĥađramî’si bunlardan biridir (Konya Yûsuf Ağa Ktp., nr. 4820/2, vr. 241-404). Ayrıca çoğu Müfredetü YaǾķūb ve Ķırâǿatü YaǾķūb adlarını taşıyan çalışmalar içinde basılanlara örnek olarak Ebü’l-Hasan Şüreyh b. Muhammed b. Şüreyh er-Ruaynî’nin el-CemǾ ve’t-tevcîh limâ inferede bi-ķırâǿetihî YaǾķūb b. İsĥâķ el-Ĥađramî el-Baśrî adlı risâlesiyle (bk. bibl.) Mahmûd Halîl el-Husarî’nin Nûrü’l-ķulûb fî ķırâǿeti’l-İmâm YaǾķūb adlı kitabı (Kahire 1970) ve Semîr Şerîf’in “Taĥlîlü’z-zevâhirü’ś-śavtiyye fî ķırâǿeti YaǾķūb el-Ĥađramî” başlıklı makalesi (Mecelletü MecmaǾi’l-lüġati’l-ǾArabiyye el-Ürdünî, Amman 1414-1415/1994, XVIII, sy. 47, s. 65-85) zikredilebilir (diğer eserler için bk. Ebü’l-Hasan er-Ruaynî [bk. bibl.]; Bâzmûl, I, 268-269; el-Fihrisü’ş-şâmil [bk. bibl.]; Köprülü Ktp., nr. 31 [vr. 95-106]). Halîl Abdül‘âl Halîl, Ķırâǿetü YaǾķūb b. İsĥâķ el-Ĥađramî ve eŝeruhâ fi’d-dirâsâti’ś-śavtiyye ve’ś-śarfiyye ve’n-naĥviyye adıyla bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır (1990, Câmiatü’l-Kāhire).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, IX, 305; Nehhâs, Kitâbü’l-ĶaŧǾ ve’l-iǿtinâf (nşr. Ahmed Hattâb Ömer), Bağdad 1398/1978, s. 75, 99, 419; Ebü’t-Tayyib el-Lugavî, Merâtibü’n-naĥviyyîn (nşr. M. Ebü’l-Fazl İbrâhim),


Kahire 1375/1955, s. 12-13; İbn Hibbân, eŝ-Ŝiķāt, IX, 283; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Şüveymî), s. 150-151, 175; Mekkî b. Ebû Tâlib, el-İbâne Ǿan meǾâni’l-ķırâǿât (nşr. Abdülfettâh İsmâil Şelebî), Kahire 1379/1960, s. 7-8; Ebü’l-Hasan er-Ruaynî, el-CemǾ ve’t-tevcîh limâ inferede bi-ķırâǿetihî YaǾķūb b. İsĥâk el-Ĥađramî el-Baśrî (nşr. Gānim Kaddûrî el-Hamed), Amman 1420/2000, neşredenin girişi, s. 7-12; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XX, 52-53; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, IV, 51; İbn Hallikân, Vefeyât, V, 433-435; Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ (Altıkulaç), I, 328-332; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: sene 201-210, s. 460-462; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, I, 339, 529; II, 386-389; a.mlf., en-Neşr, I, 39; II, 211; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, XI, 382; el-Fihrisü’ş-şâmil: ǾUlûmü’l-Ķurǿân, maħŧûŧâtü’l-ķırâǿât (nşr. el-Mecmau’l-melekî), Amman 1994, s. 15, 66, 127-128, 188, 210; Muhammed b. Ömer b. Sâlim Bâzmûl, el-Ķırâǿât ve eŝeruhâ fi’t-tefsîr ve’l-aĥkâm, Riyad 1417/1996, I, 268-269.

Tayyar Altıkulaç