YAHYÂ b. EBÛ KESÎR

(يحيى بن أبي كثير)

Ebû Nasr Yahyâ b. Ebî Kesîr Sâlih et-Tâî el-Yemâmî (ö. 129/747)

Basralı muhaddis, tâbiî.

Aslen Basralı olup I. (VII.) yüzyılın ortalarında doğduğu tahmin edilmektedir. Babasının adı Yesâr, Naşît, Dînâr şeklinde de kaydedilir. Tay kabilesinin mevlâsı olduğundan Tâî, hayatının sonlarına doğru Yemâme’ye yerleştiğinden Yemâmî nisbeleriyle anılır. Ashaptan sadece Enes b. Mâlik’i gördüğü, ancak kendisinden hadis semâ etmediği belirtilmektedir (İbn Hacer, XI, 271). Hadisin yanı sıra fıkıh ve tefsir gibi ilimlerde de iyi bir öğrenim gördüğü kaydedilir. Tahsil için on yıl Medine’de kaldı. Saîd b. Müseyyeb, Ebû Seleme b. Abdurrahman, Sâlim b. Abdullah, Kāsım b. Muhammed, Abdullah b. Ebû Katâde, Atâ b. Ebû Rebâh, İkrime el-Berberî, Muhammed el-Bâkır gibi şahıslardan hadis rivayet etti. Talebeleri arasında Hişâm ed-Destüvâî, Evzâî, Şeybân en-Nahvî, Harb b. Şeddâd, Hemmâm b. Yahyâ, Ebân b. Yezîd, Hüseyin el-Muallim, Muâviye b. Sellâm, Ma‘mer b. Râşid, Dûrî ile kendi oğlu Abdullah sayılabilir. Emevî idaresinin bazı uygulamalarını eleştirdiği için sorguya çekilen ve işkenceye mâruz kalan Yahyâ b. Ebû Kesîr 129 (747) yılında vefat etti. Bazı kaynaklarda 132’de (749) öldüğü zikredilmişse de bunun yanlış olduğu belirtilmiştir (Zehebî, Târîħu’l-İslâm, s. 299). Yahyâ b. Ebû Kesîr’in ibadete düşkün bir âlim olduğu zikredilir; vefatında geride 30 dirhemden başka bir şey bırakmamıştır. Kaynaklarda onun, “Gerçek âlim Allah’tan korkandır”; “Âlimler her şeyi düzelten tuz gibidir, eğer tuz bozulursa onu hiçbir şey düzeltemez”; “Niyet etmesini öğrenin, çünkü niyet amelden daha tesirlidir” gibi sözlerine yer verilmiştir.

Eyyûb es-Sahtiyânî, Zührî’den sonra Medineliler’in hadislerini en iyi bilen kişinin Yahyâ b. Ebû Kesîr olduğunu söylemiş, Şu‘be onun rivayetlerini Zührî’nin rivayetlerine tercih etmiş, Ahmed b. Hanbel de ikisinin birbirine muhalefeti durumunda Yahyâ’nın tercih edileceğini bildirmiştir. Hakkında “imam, esbetü’n-nâs, sika, sebt” gibi ifadeler kullanılan Yahyâ b. Ebû Kesîr fitnenin yaygınlaştığı, bunun yanında cerh ve ta‘dîl ilminin geliştiği bir dönemde yalnız sika râvilerden rivayet eden bir hadis imamı olarak zikredilmiştir. Ali b. Medînî’ye göre Yahyâ, hadislerin isnadları kendisinde birleştiği için “medâr” (rivayetlerin dayanağı) diye adlandırılan meşhur râvilerdendir (Ali b. Medînî, s. 17-25).

Yahyâ b. Ebû Kesîr’in yaşadığı dönem yazının yaygınlaştığı ve tasnifin ilk adımlarının atıldığı bir dönemdi. Hadisleri yazmanın gereğine inananlardan olan Yahyâ bizzat dinleyerek yazdığı nüshalardan rivayette bulunmuştur. Görüşmediği kimselerden hadis rivayet ettiği ve tedlîs yaptığı yolunda kendisi hakkındaki suçlamalar, genelde o dönemin hassasiyetinden kaynaklanan ve başka âlimlerde de görülen bir durum olup onun bütün rivayetleri içinde bu türden olanlar çok az bir yekün tutar. Esasen kendisi de semâ olmaksızın kitâbet yoluyla aldığı metinleri rivayet ederken “belağanî” tabirini kullandığını söylemiş, bunların mürsel olduğuna dikkat çekmiştir. Kütüb-i TisǾa’da Yezîd’den bu lafızla nakledilen herhangi bir rivayetin yer almaması bu eser sahiplerinin ona ait mürsellere itibar etmediğini göstermektedir. Nitekim Yahyâ b. Saîd el-Kattân da onun mürsellerine itibar edilmemesi gerektiğini belirtmiştir (Mizzî, XXXI, 509).

Yahyâ b. Ebû Kesîr’in sünnetin Kur’an’ı açıkladığını anlatmak üzere söylediği, “Sünnetin kitaba olan ihtiyacından daha çok kitabın sünnete ihtiyacı vardır” şeklindeki sözü meşhurdur (Dârimî, “Muķaddime”, 49). Onun bunu, dinin anlaşılması için Kur’an’ı yeterli görenlere karşı tepki olarak söylediği anlaşılmaktadır. Kütüb-i TisǾa’da 1018, Kütüb-i Sitte’de 544 rivayeti bulunan Yahyâ b. Ebû Kesîr’in günümüze ulaşan yahut tabakat kitaplarında kendisine


nisbet edilen herhangi bir eseri bulunmamakla birlikte hadisleri yazarak topladığı nüshalarının varlığı bilinmektedir (Mizzî, XXI, 113). Evzâî’nin onun rivayetlerine yer verdiği nüshalar ise bir yangında yok olmuştur (DİA, XI, 546). Selçuk Camcı, Yahyâ b. Ebû Kesîr üzerine yüksek lisans tezi hazırlamıştır (bk. bibl.).

BİBLİYOGRAFYA:

Ali b. Medînî, el-Ǿİlel (nşr. Hüsâm M. Bû Kurays), Küveyt 1423/2002, s. 17-25, 44; Buhârî, et-Târîħu’l-kebîr, VIII, 301-302; Ebû Nuaym, Ĥilye, III, 66-75; Bâcî, et-TaǾdîl ve’t-tecrîĥ li-men ħarrece lehü’l-Buħârî fi’l-CâmiǾi’ś-śaĥîĥ (nşr. Ebû Lübâbe Hüseyin), Riyad 1406/1986, III, 1225-1227; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, XXI, 113; XXXI, 504-511; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, VI, 27-31; a.mlf., Teźkiretü’l-ĥuffâž, I, 128-129; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: sene 121-140, s. 297-299; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, XI, 268-271; Selçuk Camcı, Yahya b. Ebî Kesîr’in Hadis İlmindeki Yeri (yüksek lisans tezi, 2000), Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Salim Öğüt, “Evzâî”, DİA, XI, 546.

Selçuk Camcı