YARLIK

Türk ve Moğol devletlerinde hükümdar buyruğu ya da fermanı.

Türkçe’den Moğolca’ya geçen yarlık kelimesi Türk ve Moğol dillerinde “buyruk, emir, ferman” anlamına gelir. Geniş coğrafyalara hâkim olan Moğol hanları, kendilerini Çin imparatorları gibi “Gök’ün oğulları” diye gördükleri ve yeryüzünde kendilerine eşit insanların bulunmadığını düşündükleri için başkalarına söyledikleri yahut yazdıkları her şeyi “büyüğün küçüğe söylediği söz, emir” telakki etmiş ve dîvân-ı inşâlarında çıkan bu tür yazılara yarlık demişlerdir (Grigoryev, s. 19-21). İlk Moğol hanlarının yarlıkları sözlüdür. Bunların yazıya geçirilmesi fikri, diğer birçok uygulamada olduğu gibi XIII. yüzyılın başında Uygurlar’dan alınmıştır. Bu sebeple Moğol hanlarının yarlıkları özellikle yapı ve formül açısından Uygur yarlıklarının etkisi altında kalmıştır (Poçekaev, s. 62). Gerek Büyük Moğol İmparatorluğu’nda gerekse Altın Orda Hanlığı’nda çok sayıda Uygur’un kâtiplik yapması ve Altın Orda bürokrasisinde başlangıçta Uygur dilinin kullanılması söz konusu etkiyi daha belirgin duruma getirmiştir. Hâkimiyet altındaki Ruslar’la Litvanyalılar, hanlardan gelen her yazıya yarlık denmesine o kadar alışmışlardı ki kendilerinin hana gönderdikleri mektuplara bile yarlık demeye başlamışlardır. Meselâ Nikonovskaya Yıllığı’nda, “1379’da Ryazan Knezi Oleg yarlıkla birlikte elçisini Mamay Mirza’nın yanına gönderdi” cümlesi yer almaktadır (Grigoryev, s. 25). Yarlık yazma geleneği Büyük Moğol İmparatorluğu’ndan sonra Moğolistan’da ve Cengizoğulları’nın kurdukları devletlerde devam etmiştir.


Yarlıklar içerik bakımından diplomatik ve tarhanlık olmak üzere ikiye ayrılabilir. Hanın egemenliği altındaki ülkelerin hükümdarlarına gönderilen yazılar diplomatik yarlık diye nitelendirilmiş, hanın istediği kişilere veya kurumlara verdiği, sahibine vergi ve devlet hizmetinden muafiyet sağlayan, geniş maddî imkân ve imtiyazlar tanıyan yarlıklar tarhanlık yarlığı adını almıştır (Özyetgin, Orta Zaman Türk Dili, s. 20). Altın Orda hanları, Cengiz Han’ın yasasını uygulamayıp kendi yasalarını yapma hakkına sahip olmadıklarından bunların yarlıkları aynı zamanda yerli yasa sayılmış ve Büyük Moğol İmparatorluğu’n-dan alınan diğer yasaları tamamlamıştır. Rus tarihçisi Berezin’e göre (Oçerk Vnutrennego, s. 42) yarlıkların Büyük Moğol hanlarının yasasından farkı yalnızca yarlık sahibi hanın egemenliği döneminde geçerli kabul edilmesidir. Bundan dolayı tahta çıkan her yeni han ya selefinin verdiği yarlıkları onaylayarak süresini uzatır ya da iptal ederdi. Yarlık verme hakkı aslında hanlara ait olsa da hanların eşlerince de benzer belgelerin düzenlendiği bilinmektedir. Başlangıçta bu belgeler hanlarınkinden farklıydı (Grigoryev, Sbornik Hanskih, s. 47-48); Altın Orda Hanlığı’nın zayıfladığı dönemde ise belgeler arasındaki fark ortadan kalkmıştır. Yarlıkların bir kısmı hanın inisiyatifiyle verilmiş, bir kısmı talep üzerine düzenlenmiştir. Talepler hana doğrudan değil karaçibey, emîr ve ulu bey gibi önde gelen devlet adamları aracılığıyla iletilirdi. Yarlıkların verilmesinde hanlara sunulan hediyeler önemli rol oynardı. Tarihçilerin bir kısmı bu uygulamayı rüşvet yahut yapılan işle masraflar karşılığında ödenen vergi diye yorumlamaktadır (Poçekaev, s. 46-47).

Yarlıklar çeşitli üslûplarla kaleme alınmıştır. Bunların üslûplarının çeşitlenmesinde yazıldıkları dönemin siyasal ve kültürel durumu, yarlığın konusu ve yazılış amacı önemli bir etken olmuştur. Meselâ İslâmiyet’in kabulünden sonra Altın Orda hanlarının yarlıklarına Kur’ân-ı Kerîm’den âyetler eklenmiştir. Diplomatik ve tarhanlık yarlıklarının en dikkat çekici özelliği belgelerin giriş bölümündeki (intitulatio) “sözüm” formülüdür. Nitekim Altın Orda Hanı Toktamış’ın Lehistan-Litvanya Kralı Yagayla’ya (Jagiello, II. Wladislav) gönderdiği 1393 tarihli yarlık “Toktamış sözüm Yagaylaga” diye başlamaktadır (Özyetgin, Altın Ordu, s. 105-106, 135-136). Özbek Han’ın eşi Taydula’nın Rus Mitorpoliti İvan’a verdiği tarhanlık yarlığı da, “Taydula’nın sözüdür” ibaresini içermektedir (Grigoryev, Sbornik Hanskih, s. 47). Giriş bölümünün altında satırlar içeriden yazılır. Ayrıca satır atlama (2-3 satır) ve boşluk bırakma uygulamaları Moğol resmî yazışma geleneğine ait bir özelliktir. Bu gelenek İran yazışmalarında da mevcuttur. Bazan bu satırların, önemini vurgulamak için yaldızla yazıldığı da görülür (Vásáry, s. 67; Özyetgin, Orta Zaman Türk Dili, s. 23-24).

Girişten sonra yarlığın verildiği ya da tarhanlık yarlıklarında yarlığın hitap ettiği kişilerin adları bulunur. “Inscriptio” adı verilen bu bölümde meslek grupları ana hatlarıyla beşe ayrılır: Askerî-idarî görevliler, ruhanîler, yarlığın geçerli olduğu bölgedeki askerî-idarî görevliler, muhtemel icracılar, bütün halk (Usmanov, s. 209). Bu bölümün ardından hanın tarhanlığın verilmesiyle ilgili emir ve hükümleri sıralanır. Meselâ Mengü-Timur Han’ın Rus Mitropoliti Kiril’e gönderdiği yarlıkta şu imtiyazlardan bahsedilmektedir: “Hana, hanbikeye, beye, memura, darugaya, elçiye, tamgaçılara hiçbir vergi ödenmesin. Kiliseye ait topraklardan, sulardan, bahçelerden, bağlardan, değirmenlerden, kışlıklardan, yazlıklardan hiç vergi alınmasın, alınan şeyler de geri verilsin. Din görevlileri olan ustalar, kuşçular, parsçılar, diğer hizmetliler ve işçiler esir alınmasın ve onlara iş verilmesin” (Grigoryev, Sbornik Hanskih, s. 30). “Dispositio” denilen bu bölümden sonra hanın emir ve yasaklarına uymayanlara karşı uyarıların yer aldığı “sanctio et corroboratio” kısmı gelir. Meselâ Muhammed Bülek Han’ın Metropolit Mihail’e verdiği yarlıkta hanın emrine uymayanlar uyarıldığı gibi yarlık verilen metropolitten de kendisine tanınan imtiyazları kötüye kullanmaması istenir: “Kim kilise evlerinde kalırsa veya onları yıkarsa günahkâr olacak ve kilise adamları bize kimi şikâyet ederse o kişi tarafımızca hayvan gibi cezalandırılacak ve öldürülecektir. Ve sen Metropolit Mihail, imtiyazlı olduğunu söyleyerek kilise evlerinde, topraklarında, sularında, bahçe ve bağlarında kendi adamlarından tamga alırsan günahı senin üzerine olacak” (a.g.e., s. 202). Uyarılardan sonra Altın Orda yarlıklarında, ya sadece eski on iki hayvanlı Türk takvimi ya da on iki hayvanlı Türk takvimiyle hicrî takvim bir arada kullanılarak tarih ve yer adı yazılır (datatio ve locus). Yarlıklarda, belgenin kûfî yazıyla yazılmış Altın Orda kançılaryasına ait yarlığın resmiyetini gösteren, bir nevi tasdik işareti mahiyetindeki al veya altın damgalar kullanılırdı (Özyetgin, Orta Zaman Türk Dili, s. 25). Yarlığa bazan al damga denildiği de görülür.

İlhanlılar, Timur Devleti ve diğer Ortaçağ Türk devletlerinin aksine Altın Orda Hanlığı ve mirasçı hanlıklardan günümüze pek az yazılı kaynak ulaşmıştır. Bu husus, zamanımıza kadar gelebilen az sayıdaki yarlıkların ve bunların yabancı dillere tercümelerinin (Rusça, İtalyanca, Latince) değerini daha da arttırmaktadır. Altın Orda hanları ve ileri gelen devlet adamlarının hâkimiyeti altındaki Rus knezlerine, yabancı ülke hükümdarlarına, Rus metropolitlerine, Azak’taki Cenovalı, Venedikli tüccarlara verdikleri yarlıklardan Altın Orda Devleti’nin siyasî, iktisadî, askerî ve idarî yapısı hakkında bilgi edinilmekte, yarlıklar konuyla ilgili en önemli ana kaynak konumunda bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

V. Grigoryev, O Dostovernosti Yarlıkov, Dannıh Hanami Zolotoy Ordı Russkomu Duhovenstvu, Moskova 1842; I. N. Berezin, Oçerk Vnutrennego Ustroystva Ulusa Djuçieva, St. Petersburg 1864, s. 42; M. Priselkov, Hanskiye Yarlıki Russkim Mitropolitam, Petrograd 1916; Akdes Nimet Kurat, Topkapı Sarayı Müzesi Arşivindeki Altın Ordu, Kırım ve Türkistan Hanlarına Ait Yarlık ve Bitikler, İstanbul 1940; A. Grigoryev, Mongolskaya Diplomatika XIII-XV Vekov (Çingizidskiye Jalovannıye Gramotı), Leningrad 1978; a.mlf., Sbornik Hanskih Yarlıkov Russkim Mitropolitam, St. Petersburg 2004; a.mlf. - V. Grigoryev, Kollektsiya Zolotoordınskih Dokumentov XIV Veka iz Venetsiyi, St. Petersburg 2002; M. Usmanov, Jalovannıye Aktı Djuçieva Ulusa XIV-XVI vv., Kazan 1979, s. 209; I. Vásáry, Az Arany Horda Kancellárıáya, Budapest 1987, s. 67; A. Melek Özyetgin, Altın Ordu, Kırım ve Kazan Sahasına Ait Yarlık ve Bitiklerin Dil ve Üslup İncelenmesi, Ankara 1996; a.mlf., Orta Zaman Türk Dili ve Kültürü Üzerine İncelemeler, İstanbul 2005, s. 11-36; İlyas Kamalov, Altın Orda ve Rusya: Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi, İstanbul 2009; R. Poçekaev, Pravo Zolotoy Ordı, Kazan 2009, s. 46-47, 62.

İlyas Kamalov