YAVUZ, Ali Fikri

(1924-1992)

Cumhuriyet devri din âlimi.

5 Mayıs 1924’te Trabzon’un Çaykara ilçesine bağlı Akdoğan (Yukarı Hopşera) köyünde doğdu. Babası ilkokul öğretmeni Abdullah Selim, annesi Fatma Hanım’dır. İlkokulu Çaykara’da, ortaokulu Bayburt’ta tamamladıktan sonra 1943’te Trabzon Lisesi’nden mezun oldu. Erzurum’da üç yıl ticaretle uğraştı, ardından İstanbul’da askerlik hizmetini yaptı (1948). Çaykara Belediyesi’nde kâtiplik görevini yürütürken Hasan Râmi Yavuz’un Akdoğan köyündeki ders halkasına katıldı ve beş yıllık bir öğrenimden sonra ondan icâzet aldı. 1953’te Diyanet İşleri Başkanlığı’nca açılan vâizlik imtihanını kazandı. Kısa süren vâizlik görevinin ardından Ömer Nasuhi Bilmen döneminde İstanbul müftü yardımcılığına tayin edildi (1954). Burada iken İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap-Fars Filolojisi’ne devam etti, ancak fakülteyi bitirmedi. İbrahim Elmalı’nın müftülük döneminde Gaziosmanpaşa müftülüğüne tayin edildiyse de kısa bir süre sonra vekâleten İstanbul müftülüğüne getirildi (1966). 1971’de Kadıköy müftüsü oldu ve 1976’da buradan emekliye ayrıldı. Son dönemlerinde böbrek yetmezliğinden mustaripti, 27 Aralık 1992’de bu hastalıktan Feneryolu’ndaki evinde vefat etti. Cenaze namazı Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Camii’nde kılındıktan sonra Karacaahmet Mezarlığı’nda defnedildi.

İslâmî ilimleri öğrenip öğretmeyi amaç edinen Ali Fikri Yavuz, uzun süreden beri kesintiye uğrayan din öğretimine ve dinî hayatın yeniden canlanmasına katkı yapmaya çalışmıştır. İstanbul İmam-Hatip Okulu ve Yüksek İslâm Enstitüsü öğrencilerine maddî ve mânevî destek sağlamış, bir kısmına derslerinde yardımcı olmuştur. İlim Yayma Cemiyeti, İbnülemin Mahmud Kemal İnal Vakfı, İlim ve Fazilet Vakfı gibi kuruluşların kurucuları ve yöneticileri arasında yer almış, emeklilikten sonra kendi evinde, Erenköy ve Fâtih camilerinde tefsir, fıkıh ve asıl uzmanlık alanı olan ferâizle ilgili dersler vermiştir. Kendisi medrese usulüne göre yetiştiğinden başlangıçta İslâm dinine geleneksel mezhepçi açıdan bakmış, ancak zamanla bu tutumunda yumuşama meydana gelmiş ve Hanefîliğe mensup bir müslümanın gerektiğinde Şâfiî mezhebine göre de amel edebileceği görüşünü benimsemiştir. Herhangi bir tarikata intisap etmemiştir. Ona göre iyi bir kul olmak ve mânevî dereceler elde etmek için bir mürşide bağlanıp ondan izin almaya gerek yoktur. Bununla birlikte Mehmet Zahit Kotku’ya ve Salih Bilgin’e (Hacı Salih Efendi) büyük saygı gösterirdi. Şöhrete, lüks ve israfa karşı çıkan Ali Fikri Yavuz hayatı boyunca dürüstlükten hiç ayrılmamış, Çaykara’da iken babası ile komşulardan biri arasında çıkan arazi ihtilâfı davasında babasının aleyhinde şahitlik yapmıştır. Yazdığı ilmihal kitaplarıyla Hanefî fıkhına dair konuların geniş halk kitleleri tarafından öğrenilmesine yardımcı olmuştur.

Eserleri. 1. Kur’ân-ı Kerîm ve Türkçe Meâl-i Âlîsi (İstanbul 1966). İlk defa bu eserde âyetlerin meâli ortadaki mushaf sayfalarının kenarında yer almış, bu şekil halk tarafından çok tutulmuştur. Meâl ilk defa Sönmez Neşriyat tarafından yayımlanmış, zaman içinde otuz baskısı yapılmış, son olarak Kur’ân-ı Kerîm ve İzahlı Meâl-i Âlîsi adıyla neşredilmiştir (İstanbul 2008). 2. Açıklamalı-Muamelâtlı İslâm İlmihali-İslâm Fıkhı ve Hukuku (İstanbul 1970). Hanefî mezhebi esas


alınarak yazılmış, ihtilâflı meseleler zikredilmeyip tercih edilen görüşler nakledilmiştir. 1977’de Geniş İslâm İlmihali-İslâm Fıkhı ve Hukuku adıyla da yayımlanan eserin de otuzdan fazla baskısı yapılmıştır. 3. İslâm İlmihali-Küçük İlmihal (İstanbul 1972, Yunus Vehbi Yavuz ile birlikte). 4. “İslâm’da Birlik ve Fıkıh Mezhepleri” yahut “Mezâhibin Telfîkı ve İslâm’ın Bir Noktaya Cem’i” Adlı Kitap Üzerine Bir İnceleme (İstanbul 1976). M. Reşîd Rızâ’ya ait Muĥâverâtü’l-muśliĥ ve’l-muķallid fî mesǿeleti’l-ictihâd ve’t-taķlîd adlı eserinin Ahmet Hamdi (Akseki) tarafından Mezâhibin Telfîki ve İslâm’ın Bir Noktaya Cem‘i adıyla yapılan tercümesinin (İstanbul 1332) Diyanet İşleri Başkanlığı’nın teklifiyle Hayreddin Karaman tarafından sadeleştirilerek yeniden yayımlanması üzerine (İslâm’da Birlik ve Fıkıh Mezhepleri, Ankara 1974) kaleme alınmış bir risâledir. Fıkıh mezheplerini ortadan kaldırmanın veya birleştirmenin yanlış olduğuna dikkat çeken risâleye karşı Hayreddin Karaman Zarûrî Bir Cevap adıyla bir eser yazmıştır (İstanbul 1976). 5. Büyük İslâm İlmihali (İstanbul 1984). Ömer Nasuhi Bilmen’e ait eserin sadeleştirilmiş şeklidir. Diğer eserleri: Muhtasar İslâm Akaidi (İstanbul 1964); Otuz Ramazan Vaazları (İstanbul 1968); Resimli Hac Rehberi (İstanbul 1973, Yunus Vehbi Yavuz ile birlikte); Kur’ân-ı Kerîm’den Mûcizeler Hikmetler ve Öğütler (İstanbul 1984); Peygamberimizin Dilinden Dualar ve Zikirler (Konya 1991); İslâm’da Evlilik Müessesesi (İstanbul 1991). Ali Fikri Yavuz’un da içinde bulunduğu bir heyet tarafından tercümesine başlanan Ahmed Mustafa el-Merâgī’nin tefsiri (I-II, İstanbul 1989) tamamlanamamıştır. Yavuz bazı eserleri de sadeleştirmiştir: Bursalı Mehmed Tâhir, Osmanlı Müellifleri (I-III, İstanbul 1972-1975, İsmail Özen ile birlikte); Zübdetü’l-Buhârî (İstanbul 1985), Buhârî’nin el-CâmiǾu’ś-śaĥîĥ’inin muhtasarı olan ve Ömer Ziyâeddin Dağıstânî tarafından derlenerek Türkçe’ye çevrilen eserin sadeleştirilmiş şeklidir.

Tercümeleri: Muhtârü’l-Ahâdîs Tercümesi (İstanbul 1964, 1972, Abdullah Aydın ile birlikte, Ahmed el-Hâşimî’nin Muħtârü’l-eĥâdîŝi’n-nebeviyye ve’l-ĥikemi’l-Muĥammediyye adlı eserinden); Babaların Çocuklara Öğütleri (İstanbul 1965, İskenderiyeli âlim Muhammed Şâkir’in Neśâǿiĥu’l-âbâǿ li-evlâdihim adlı eserinden; bazı ilâve ve düzeltmelerle Gençlere Öğütler adıyla da yayımlanmıştır [İstanbul 1976]); Peygamberimizin Dilinden Dört Halîfesi ve Ashabı (İstanbul 1967, Kutbüddin el-Bekrî’nin eś-Śalavâtü’l-hâmiǾa bi-maĥabbeti’l-ħulefâǿi’l-câmiǾa li-baǾżı mâverede fî feżâǿili’l-ħulefâǿi’l-erbaǾa adlı eserinden); Ahlâk Hadisleri (I-II, İstanbul 1970, Buhârî’nin el-Edebü’l-müfred’inden); Kırk Kudsî Hadis (Kırk Hadis-i Şerif [Metin ve Meal], İstanbul 1975, Şeyh Muhammed Trabzonî Medenî tarafından derlenen el-İtĥâfâtü’s-seniyye fi’l-eĥâdîŝi’l-ķudsiyye adlı kitaptan seçme hadislerin tercümesiyle [Îżâĥu’l-meknûn, I, 13] Yavuz tarafından derlenen kırk kudsî hadisin çevirisinden ibarettir); Riyâzü’s-sâlihîn Tercümesi (İstanbul 1992; eserin III. cildi Yavuz’un vefatından sonra Ali Sacit Türker tarafından tercüme edilmiştir); Ölüm ve Sonrası/Kabir-Kıyâmet-Âhiret Hayatı (İstanbul 2001, Gazzâlî’nin ed-Dürretü’l-fâħire fî keşfi umûri’l-âħire adlı eserinden).

BİBLİYOGRAFYA:

Îżâĥu’l-meknûn, I, 13; II, 69; Veli Ertan - Hasan Küçük, Cumhuriyet Devrinde Din Eğitimi Din Müesseseleri ve Din Âlimleri, İstanbul 1976, s. 153-154; Son Devir İslâm Âlimlerinden Çaykaralı Hacı Hasan Efendi -Hasan Rami Yavuz- (haz. Yunus Vehbi Yavuz), İstanbul 2007, II, 83-97; Hüseyin Albayrak, Trabzonlu Meşhurlar Ansiklopedisi, Ankara 2008, s. 690-691; Haşim Albayrak, Oflu Hoca Kavramını Oluşturan Din Adamları, İstanbul 2008, s. 96-97; Ali Kemal Saran, Omuzumda Hemençe: Cumhuriyet Devrinde Bir Medrese Talebesinin Hatıraları, Ankara 2009, s. 103, 209-211, 270-271; Yunus Vehbi Yavuz, “Kur’an Hâdimi Ali Fikri Yavuz’un Ardından”, Çaykaralılar Dergisi, sy. 4, İstanbul 1993, s. 31-34; Süleyman Abdülhadi Yavuz, “Rahmetli Pederim Ali Fikri Yavuz”, a.e., sy. 4 (1993), s. 36; Süleyman Mollaibrahimoğlu, “Bize Işık Tutanlar”, Dernekpazarı Dergisi, sy. 5 (1993), s. 16.

Yusuf Şevki Yavuz