YEZÎD b. MÜHELLEB

(يزيد بن المهلّب)

Ebû Hâlid Yezîd b. Mühelleb b. Ebî Sufre el-Ezdî (ö. 102/720)

Emevî Halifesi II. Yezîd’e karşı isyan eden vali ve kumandan.

53 (673) yılında doğdu. İlk askerî tecrübesini babası Mühelleb’in Horasan valiliği sırasında kazanmış, Mühelleb de valiliği oğlu Yezîd’e vasiyet etmişti. Irak genel valisi Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî kayınpederi olan Mühelleb’in bu vasiyetine uyarak Yezîd’in Horasan valiliğini onaylamıştı. Valiliği döneminde giderek güçlenen Yezîd’in azline sebep olabilecek bazı uygulamalara girişmesi Haccâc’ı rahatsız etti. Yezîd, âsilerin bölgede bir tehdit unsuru olarak kaldıkları sürece Haccâc’ın kendisini yerinde bırakacağı düşüncesiyle, 83 (702) yılında Herat’ta İbnü’l-Eş‘as taraftarlarını mağlûp ettiği sırada ele geçirdiği isyancı liderlere karşı müsamahakâr davrandı, bu arada Vâsıt’a gelmesi için verilen emirlere de uymadı. Nihayet Haccâc’ın ısrarıyla Yezîd halife tarafından azledildi (85/704). Yezîd, Velîd b. Abdülmelik hilâfete geçince yine Haccâc’ın ısrarıyla tutuklandı (86/705). Haccâc ona hapiste ağır işkenceler yaptırdı; Yezîd’in kız kardeşi olan karısı Hind buna karşı çıkınca onu boşadı. Dört yıl sonra kardeşleriyle birlikte hapisten kaçan Yezîd, Remle’ye gidip Haccâc’a karşı düşmanlık besleyen Veliaht Süleyman b. Abdülmelik’in himayesine girdi. Halife Velîd, kardeşi Süleyman’a bir mektup yazarak Yezîd’i kendisine göndermesini bildirdi. Süleyman da onu oğlu Eyyûb ile birlikte Velîd’in yanına gönderdi. Eyyûb amcası Velîd’in huzurunda, babasının Emevîler’e büyük hizmetler yapan Yezîd’i ve ailesini himayesi altına aldığını, halifenin de bunu onaylayacağını umduğunu belirten mektubunu okudu. Bunun üzerine Velîd, Haccâc’a Yezîd ve ailesinin peşini bırakmasını emretti. Haccâc’ın (ö. 95/714) ve arkasından I. Velîd’in (96/715) ölümü Yezîd b. Mühelleb’e rahat bir nefes aldırdı. Süleyman halife olunca Yezîd’i Irak genel valiliğine tayin etti. Yezîd, daha önce Haccâc’ın koyduğu vergilerden dolayı ezilen halkın nefretini üzerine çekmemek için halifeden vergileri toplama görevinin kendisinden alınarak başka birine verilmesini istedi. Halife de bu göreve Sâlih b. Abdurrahman’ı tayin etti. Sâlih, Yezîd’in yaptığı aşırı harcamaların devlet hazinesinden karşılanmasını kabul etmeyince sıkıntı yaşandı. Yezîd, Irak valiliği uhdesinde kalmak şartıyla Horasan valiliğini de elde etmeyi başardı ve Horasan’a gidip oraya yerleşti.

Gerçekleştirdiği fetihlerden dolayı Kuteybe b. Müslim’i kıskanan Yezîd, Kuteybe’nin öldürülmesiyle ortaya çıkan karışıklıkları yatıştırdıktan sonra Cürcân ve Taberistan üzerine seferler düzenlemeye başladı (98/717). Kalabalık bir orduyla Türk Hükümdarı Sûl’ün idaresindeki Dihistan’a yürüdü ve Sûl’ü teslim olmak zorunda bıraktı. Ardından yöneldiği Cürcân’da bir direnişle karşılaşmadı. Bölge halkının vergilerini arttırdı ve barış yaparak oradan ayrıldı. Taberistan üzerine giden Yezîd, İspehbed’in barış teklifini kabul etmedi; ancak onun karşısında yenilgiye uğradı ve Biyasan’daki birçok müslümanın öldürülmesine yol açtı. Ardından Yezîd, Hayyân en-Nabatî’yi İspehbed’e gönderip barış teklifinde bulundu ve kabul etmediği takdirde yeni gelecek takviye kuvvetleriyle birlikte tekrar saldırıya geçeceğini bildirdi. İspehbed yıllık 700.000 dirhem, 400 ağır yük safran veya aynı değerde para vererek barış yaptı. Uyguladığı bu taktik sayesinde yenilgiyi başarıya çeviren Yezîd bu defa halkı isyan eden, yerine bıraktığı vekilin öldürüldüğü Cürcân’a karşı yürüyüp yedi aydan fazla süren bir kuşatmanın sonunda şehri ele geçirdi. Yezîd’in Cürcân’da 40.000 kişiyi katlettirdiği rivayet edilmektedir.

Yezîd Horasan’a dönünce Halife Süleyman’a mektup yazarak gerçekleştirdiği fetihleri ve ganimetten beytülmâle gönderilmesi gereken humus miktarını bildirdi. Kaynaklarda bu miktar için milyonlarla ifade edilen farklı rakamlar verilmektedir (Belâzürî, Fütûĥu’l-büldân, s. 471; Taberî, VI, 544-545). Ancak Yezîd humusu yollamadı. Süleyman b. Abdülmelik ölünce (99/717) yerine geçen Ömer b. Abdülazîz, Yezîd’i huzuruna çağırıp humusu niçin göndermediğini sordu. Yezîd önce meşhur olmak için miktarı abarttığını söyledi, ardından halifenin bunun hesabını sormayacağını düşünerek böyle davrandığını belirtti. Ona inanmayan halife müslümanların hakkını ödemeyen Yezîd’i görevinden azledip tutuklattı. Yezîd’in bu ikinci tutukluluk dönemi iki yıl sürdü. Ömer b. Abdülazîz’in hastalığının ağırlaştığı günlerde veya öldüğü duyulunca Yezîd, yeni halife Yezîd b. Abdülmelik’in kendisini öldürmesinden korktuğu için hapisten kaçıp Ezd kabilesinin Uman kolunun yurdu Basra’ya gitti. Basra halkının büyük çoğunluğunu teşkil eden Ezd ve Rebîa kabilelerinin desteğiyle Temîm ve Kays’ın desteklediği Vali Adî b. Ertât’ı bertaraf edip şehre girdi (Ramazan 101/Mart 720). Daha fazla taraftar toplayabilmek amacıyla ayaklanmaya dinî bir nitelik kazandırarak Basra’daki dindar zümreyi de saflarına katmaya çalıştı; halkı Kur’an ve Sünnet’e uymaya, Emevî Devleti’ne karşı cihada çağırdı. Emevîler’le yapılacak bir savaşın Türk ve Deylemliler’le yapılacak savaştan daha sevap olduğunu söyledi. Mevâlînin de katılmasıyla ordusu büyüdü. Ardından Basra’ya bağlı Ahvaz, Fars ve Kirman halkı da ona itaat ettiğini açıkladı. Kardeşi Mervân’ı Basra’da bırakarak Vâsıt üzerine yürüyen Yezîd şehri ele geçirdikten sonra Kûfe’ye yöneldi. Kendisini durdurmaya çalışan Kûfe valisinin ordusundaki Ezd-Rebîa mensuplarının yanı sıra Temîm liderlerinden bazılarını da yanına çekmeyi başardı. Ancak çok geçmeden halifenin kardeşi Mesleme b. Abdülmelik büyük bir orduyla Yezîd’in konakladığı Akr mevkiine geldi. Yapılan savaşta askerinin büyük kısmı bozulup kaçan Yezîd savaş alanında az sayıdaki taraftarıyla ölene kadar çarpıştı (14 Safer 102/24 Ağustos 720). İki kardeşinin yanı sıra kendisine yakın olan birçok kişi öldürüldü. Öte yandan kaçmaya çalışan kardeşi Mufaddal kendisiyle birlikte kaçan diğer kardeşleri ve birçok akrabası yakalanıp katledildi.


Mufaddal’ın esir alınan çocukları da Halife II. Yezîd’in emriyle öldürüldü. Aileden sağ kalanların önemli kısmı daha sonra idam edildi, bazıları da zindanlara atıldı; çocukları ve kadınları köle pazarlarında satıldı, ailenin bütün mallarına el konuldu. Yezîd’in başı kesilerek Dımaşk’a götürüldü.

Emevî Devleti’ne büyük hizmetleri geçen Mühellebîler’in uğradığı bu kıyım, başta Ezd olmak üzere Horasan ve diğer merkezlerdeki Yemenli kabileleri yönetime karşı düşmanlığa sevketti. İsyanı bastıran Mesleme’nin yerine Irak valiliğine tayin edilen Kays kabilesinden Ömer b. Hübeyre’nin Yemen asıllı kabilelere uyguladığı aşırı baskı Kaysî-Yemenî çekişmesini daha da şiddetlendirdi. Halifenin de yönetimde Kaysîler’i tercih etmesi, Horasan yanında pek çok bölgede Yemenli kabileleri Emevî yönetimine karşı harekete geçirdi. Neticede Yezîd b. Mühelleb’in isyanı Emevî Devleti’ni sarsan en önemli etkenlerden biri oldu. Yemenliler bundan sonra Emevî hâkimiyetinden kurtulmaya çalıştılar ve muhalif grupları desteklediler. Yezîd, Mühelleb’in oğulları içinde en yeteneklisiydi. Son derece cömertti; tarihçiler onun Emevî devlet adamlarının en cömerdi olduğu hususunda ittifak etmiştir (İbn Hallikân, VI, 283). Cürcân şehrinde kırk kadar mescid, Cürcân’ın kuzeyinde gayri müslim Türkler’e karşı bir sed yaptırmıştır. Ferezdak ve Tırımmâh onun için methiye, Sâbit Kutne mersiyeler yazmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Halîfe b. Hayyât, et-Târîħ (Ömerî), s. 53, 85-91; Belâzürî, Ensâb, VIII, 279-350; a.mlf., Fütûĥu’l-büldân (nşr. Abdullah Enîs et-Tabbâ‘ - Ömer Enîs et-Tabbâ‘), Beyrut 1407/1987, s. 470-472; Dîneverî, el-Aħbârü’ŧ-ŧıvâl, I, 260; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), VI, 355, 524-536, 544-545, 554-558, 564, 578, 580, 588, 595-598; Mes‘ûdî, Mürûcü’ź-źeheb (Abdülhamîd), III, 210-211; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 475, 485-488, 502-505, 511; V, 11-12, 23-26, 29-36, 43, 48, 57-58, 71-89; İbn Hallikân, Vefeyât, VI, 278-309; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, IV, 503-506; J. Wellhausen, Arap Devleti ve Sukutu (trc. Fikret Işıltan), Ankara 1963, s. 149-151; İmâdüddin Halil, İslam Tarihi: Bir Yöntem Araştırması (trc. Ubeydullah Dalar), İstanbul 1985, s. 78-80; G. R. Hawting, The First Dynasty of Islam, Carbondale 1987, s. 73-76; Nevin Abdülhâlık Mustafa, İslâm Siyasî Düşüncesinde Muhalefet (trc. Vecdi Akyüz), İstanbul 1990, s. 266-268; Fatma Odabaşı, Emevîler Döneminde Mühellebîler Ailesi (yüksek lisans tezi, 1993), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Rıdvan Demiryürek, Yezid b. Mühelleb ve Emevî Tarihindeki Rolü (yüksek lisans tezi, 1996), SÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; M. Şît Hattâb, “Yezîd b. el-Mühelleb b. Ebî Śufra el-Ezdî”, MMİIr., XXXVII/4 (1407/1986), s. 76-133; Hasan M. en-Nâbûde, “Ŝevretü Yezîd b. el-Mühelleb”, Dirâsât, XXIX/3, Amman 1423/2002, s. 703-723.

Fatma Odabaşı