YEZÎDÎ, Yahyâ b. Mübârek

(يحيى بن المبارك اليزيدي)

Ebû Muhammed Yahyâ b. el-Mübârek b. el-Mugīre el-Yezîdî el-Adevî (ö. 202/817)

Meşhur on dört kıraat imamından biri.

128’de (745) muhtemelen Basra’da doğdu. Bütün kaynaklarda adı Yahyâ olarak geçer, İbn Kuteybe ise onu Abdurrahman adıyla zikreder (el-MaǾârif, s. 544). Abbâsî Halifesi Mehdî’nin dayısı Yezîd b. Mansûr’un çocuklarına mürebbilik yapmasından dolayı Yezîdî, dedesinin Benî Adî b. Abdümenâf kabilesinden bir kadının mevlâsı olması sebebiyle Adevî nisbesiyle anılmış, ayrıca Basrî ve Bağdâdî nisbeleriyle de zikredilmiştir. En önde gelen hocası kendisinden nahiv, lugat ve kıraat ilimlerini öğrendiği Ebû Amr b. Alâ’dır. Dil ve aruz ilimleri tahsil ettiği Halîl b. Ahmed’den başka Yûnus b. Habîb ve İbn Cüreyc gibi hocalardan da ders okudu. Talebeleri arasında oğullarının yanı sıra Dûrî, Sûsî, Ebû Ubeyd Kāsım b. Sellâm, İshak b. İbrâhim el-Mevsılî, Ebû Eyyûb el-Hayyât ve Muhammed b. Sa‘dân gibi isimler yer alır. Yezîdî’nin Muhammed, İbrâhim, İsmâil, Abdullah ve İshak adında her biri kendisinden rivayette bulunan ve eser telif eden beş oğlu yanında ilim ve edebiyatla ilgilenen torunları da vardır. Yezîdî ailesinin ilim ve edebiyat tarihinde birkaç nesil boyunca etkin olduğu belirtilir (Fleischhammer, CXII [1962], s. 300). Yezîdî’nin 145 (762) yılında Basra’da Abbâsîler’e karşı isyan eden Ali evlâdından İbrâhim b. Abdullah b. Hasan’la birlikte hareket etmekle beraber Basra Valisi Yezîd b. Mansûr’un aracılığıyla (Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, XX, 231) Abbâsî sarayı ile ilişkilerini geliştirdiği anlaşılmaktadır. Zira Yezîd b. Mansûr’un çocuklarının yanı sıra, Bağdat’ın kuruluşu ile birlikte Hârûnürreşîd, oğlu Abdullah’ı (Halife Me’mûn) yetiştirilmek üzere Yezîdî’nin gözetimine verdi, Yezîdî’nin oğlu Muhammed de Abdullah’ın yetiştirilmesinde kendisine yardım etti (Ebû Bekir ez-Zübeydî, s. 76).

Yezîdî, Ebû Amr’ın kıraatini kendisinden arz yoluyla öğrendi ve bu kıraatin öğretimiyle meşgul oldu. Kendisine şöhret kazandıran en önemli hususlardan biri, hocasının adını taşıyan kıraatin rivayetine kaynaklık etmesi ve Ebû Amr kıraatinin tercih edilen iki râvisi Dûrî ve Sûsî’nin bu kıraati doğrudan Ebû Amr’dan değil Yezîdî’den almalarıdır. İbn Mücâhid, Ebû Amr kıraati için Yezîdî’yi esas almasının sebebini onun kendisini bu kıraate adaması ve zaptının diğer talebelere göre daha kuvvetli olması ile açıklamaktadır (Zehebî, I, 322). İbn Ebü’l-Atâhiye’nin, tamamı Ebû Amr b. Alâ’ya dayanmak üzere Yezîdî’den 10.000 varak yazdığının belirtilmesi onun bu hocasından istifadesinin derecesini göstermektedir (Kemâleddin el-Enbârî, s. 82). Yezîdî kıraatte ayrıca Hamza b. Habîb ez-Zeyyât’a talebelik yaptı ve onun kıraatini kendisinden çocukları rivayet etti. Yezîdî’nin adını kıraat alanında öne çıkaran bir diğer husus, şâz sayılan ve bizzat kendisine nisbet edilen kıraatinin meşhur on kıraate eklenmesiyle on dörtlü tasnif içinde yer almasıdır. Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî, Leŧâǿifü’l-işârât li-fünûni’l-ķırâǿât adlı eserinde Yezîdî’yi on ikinci imam olarak zikreder; Ahmed b. Muhammed el-Bennâ da İtĥâfü fużalâǿi’l-beşer bi’l-ķırâǿâti’l-erbaǾate Ǿaşer adlı eserinde onu izler. Yezîdî’nin şâz kıraatini kendisinden Süleyman b. Hakem ve Ahmed b. Ferah rivayet etti. Yezîdî üzerine tez hazırlayan Râbiye Muhammed Hasan Rebî‘ çeşitli kaynaklarda ona nisbet edilen şâz okuyuşları derlemiş ve bunların karakteristik özellikleriyle ilgili bazı tesbitlerde bulunmuştur (Ebû Muĥammed el-Yezîdî, s. 207-208).

Basra dil mektebine taassup derecesinde bağlı olan Yezîdî, Kûfe dil mektebi temsilcilerinden Ali b. Hamza el-Kisâî ile Bağdat’ta birlikte ders verdikleri mescidde ya da sarayda yaptığı tartışmalarıyla da bilinir, ayrıca nahiv ve lugat alanlarında derin bilgiye sahipti. Fesahatiyle tanınan Yezîdî şiir alanında da temayüz etmekle birlikte Abbâsîler ve Bermekîler döneminde yazdığı şiirlerini yaktığı zikredilir (Merzübânî, s. 498). Hayatının sonlarına doğru zühde yöneldiği, kendini ibadete verip daha önce gazel ve lehviyyât tarzında yazdığı şiirler dolayısıyla pişmanlık duyduğu yolundaki rivayetler dikkate alındığında (Sıbtu’l-Hayyât, I, 251) gençlik yıllarına ait şiirleri sebebiyle böyle bir yola girdiği tahmin edilebilir. Diğer taraftan oğlu İsmâil’den Hârûnürreşîd ve Ca‘fer b. Yahyâ el-Bermekî için yazdığı övgü şiirlerinin duyurulmamasını istemesi (Fleischhammer, CXII [1962], s. 303) gelecekte ailesiyle ilgili bazı siyasal kaygılar taşıdığını düşündürmektedir. Kaynaklarda Yezîdî’nin Mu‘tezile mezhebine meylettiği bildirilmekle beraber Ebû Saîd es-Sîrâfî’nin kendisine nisbet ettiği bazı beyitler dışında (Aħbârü’n-naĥviyyîne’l-Baśriyyîn, s. 62) bunu destekleyecek bir bilgi bulunmamaktadır. Yezîdî 202 (817) yılında Me’mûn ile birlikte gittiği Merv’de vefat etti; onun Bağdat’ta öldüğü de zikredilir.

Eserleri. 1. Müşâcerâtü Ebî Muĥammed el-Yezîdî ve’l-Kisâǿî bi-ĥażreti’r-Reşîd. Yazma bir nüshasının Kâzımiyye’deki Muhammed el-Hemedânî’nin özel kütüphanesinde mevcut olduğu bildirilmektedir (Sezgin, IX, 64). 2. Ġarîbü’l-Ķurǿân. Endülüs’te bu adla bir kitabın Yezîdî’ye nisbet edildiği belirtilmişse de (İbn Hayr, s. 67) eserin oğlu Abdullah’a izâfe edilen kitap olması muhtemeldir (bk. YEZÎDÎ, Abdullah b. Yahyâ). 3. Kitâbü’n-Nevâdir fi’l-luġa. Asmaî’nin aynı adı taşıyan kitabına benzediği ve aynı hacimde olduğu belirtilen eser Ca‘fer b. Yahyâ el-Bermekî için yazılmıştır; Süyûtî’nin el-Müzhir’de iktibaslarda bulunduğu kaynaklar arasında yer alır (Râbiye M. Hasan Rebî’, s. 22). 4. Muħtaśar fi’n-naĥv. Me’mûn’un çocukları için kaleme alınmıştır. 5. Kitâbü’n-Naķŧ ve’ş-şekl.


6. Kitâbü’l-Maķśûr ve’l-memdûd. 7. Kitâbü’l-Müşkil (İbnü’l-Cezerî, II, 377). Râbiye M. Hasan Rebî‘, Yezîdî hakkında yüksek lisans tezi hazırlamış (Ebû Muhammed el-Yezîdî: Ĥayâtühû ve eŝeruhû fî Ǿulûmi’l-ǾArabiyye [yüksek lisans tezi, 1403/1983], Câmiatü Ümmi’l-kurâ), Muhsin Gayyâz, Yezîdî ailesinin şiirlerini ŞiǾrü’l-Yezîdiyyîn adıyla derlemiş (Necef 1973), Manfred Fleischhammer de bu ailenin Abbâsî sarayındaki edebî faaliyetleri konusunda bir makale yazmıştır (bk. bibl.).

BİBLİYOGRAFYA:

Abdullah b. Yahyâ el-Yezîdî, Ġarîbü’l-Ķurǿân ve tefsîruh (nşr. M. Selîm el-Hâc), Beyrut 1405/1985, s. 25; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Ukkâşe), s. 544, 597; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî (nşr. Abdülemîr Ali Mühennâ), Beyrut 1407/1986, XX, 231-232; Ebû Saîd es-Sîrâfî, Aħbârü’n-naĥviyyîne’l-Baśriyyîn (nşr. M. İbrâhim el-Bennâ), Kahire 1405/1985, s. 56-58, 60-63, 73; İbn Hâleveyh, Muħtaśar fî şevâźźi’l-Ķurǿân (nşr. G. Bergsträsser), Kahire 1934, tür.yer.; Ebû Bekir ez-Zübeydî, Ŧabaķātü’n-naĥviyyîn ve’l-luġaviyyîn (nşr. M. Ebü’l-Fazl İbrâhim), Kahire 1984, s. 61-66, 76-86; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 89-91; Merzübânî, MuǾcemü’ş-şuǾarâǿ (nşr. F. Krenkow), Beyrut 1402/1982, s. 498-499; Enderâbî, Ķırâǿâtü’l-ķurrâǿi’l-maǾrûfîn (nşr. Ahmed Nusayyif el-Cenâbî), Beyrut 1405/1985, s. 85; Sıbtu’l-Hayyât, el-Mübhic fi’l-ķırâǿâti’s-sebǾ (nşr. Seyyid Kesrevî Hasan), Beyrut 1427/2006, I, 247-251; İbn Hayr, Fehrese, s. 67; Kemâleddin el-Enbârî, Nüzhetü’l-elibbâǿ (nşr. M. Ebü’l-Fazl İbrâhim), Kahire 1386/1967, s. 81-84; Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ (Altıkulaç), I, 320-323; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, II, 375-377; Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî, Leŧâǿifü’l-işârât (nşr. Âmir Seyyid Osman - Abdüssabûr Şâhin), Kahire 1392/1972, I, 98-99, 105; Bennâ, İtĥâfü fużalâǿi’l-beşer (nşr. Şa‘bân M. İsmâil), Beyrut 1407/1987, I, 75; Sezgin, GAS, IX, 41, 63-64; Râbiye M. Hasan Rebî‘, Ebû Muhammed el-Yezîdî: Hayâtühû ve eŝeruhû fî Ǿulûmi’l-ǾArabiyye (yüksek lisans tezi, 1403/1983), Câmiatü Ümmi’l-kurâ, tür.yer.; M. Fleischhammer, “Die Familie Yazidi, ihre literarische Wirksamkeit und ihre Stellung am Abbasidenhof”, ZDMG, CXII (1962), s. 299-308; R. Sellheim, “al-Yazīdī”, EI² (İng.), XI, 316-317.

Mehmet Suat Mertoğlu