ZÂTÜATLÂH SERİYYESİ

(سريّة ذات أطلاح)

Kâ‘b b. Umeyr kumandasında Kudâa kabilesinin bazı kolları üzerine gönderilen seriyye (8/629).

Zâtüatlâh, Arap yarımadasının kuzeyinde Suriye bölgesinde, Belkā yakınlarında Benî Kudâa’ya mensup bazı toplulukların yaşadığı yerdir. Belâzürî buraya Zâtüebâtıh denildiğini de kaydeder (Ensâb, I, 380). İçlerinde putperest ve hıristiyanların yer aldığı Benî Kudâa kabilelerinin birçoğu daha ilk devirlerden itibaren müslümanlara muhalif grupların saflarında yer aldı. Hz. Peygamber diğer kabileler gibi bu kabile topluluklarıyla ilişkilerine de önem veriyordu. Onların İslâmiyet’i kabul etmeleri için çeşitli girişimlerde bulundu. Bu girişimlerden biri de 8 yılının Rebîülevvel ayında (Temmuz 629) düzenlenen Zâtüatlâh seriyyesidir. Halîfe b. Hayyât bu seriyyenin 6 yılında meydana geldiğini kaydederse de (Târîħ, s. 47) diğer kaynaklar 8 (629) yılında ittifak etmiştir. Resûl-i Ekrem, Kâ‘b b. Umeyr el-Gıfârî’yi on beş kişilik bir grubun başında Zâtüatlâh’a gönderdi.

Medine’den ayrılan birlik gündüzleri saklanıp geceleri yol alıyordu. Buna rağmen karşı tarafın casusları müslümanların az sayıda olduğunu bölge halkına bildirdi. Zâtüatlâh’a ulaşan müslümanlar içlerinde süvarilerin de yer aldığı silâhlı kalabalık bir toplulukla karşılaştılar. Çarpışmak isteyen bu insanları İslâm’a davet ettiler, ancak ret cevabı aldılar ve bir anda kuşatılarak ok yağmuruna tutuldular. Sonuçta Kâ‘b b. Umeyr hariç müslümanların hepsi şehid edildi. Öldüğü sanılarak bırakılan Kâ‘b b. Umeyr gece yarısı oradan uzaklaştı, yaralı halde Medine’ye ulaşıp durumu Resûl-i Ekrem’e anlattı. Buna çok üzülen Resûl-i Ekrem karşı tarafı cezalandırmak amacıyla teşebbüse geçti, fakat bölge halkının orayı terkettiğini haber alınca teşebbüsünden vazgeçti. Bu olay bazı araştırmacılar tarafından, aynı yılın cemâziyelevvelinde (Ağustos-Eylül 629) vuku bulan Mûte Savaşı’nın sebepleri arasında zikredilir (Caetani, V, 229; Mahmûd Şît Hattâb, s. 203; Yâsîn Süveyd, s. 167-168). Mûte seferi, bir yandan Hz. Peygamber’in elçisinin Gassânî emîri tarafından öldürülmesi, diğer yandan Zâtüatlâh’ta müslümanların şehid edilmesi olaylarına karşılık vermek üzere hazırlanmış, böylece Resûlullah, İslâm düşmanlarına müslümanların zaaf içerisinde bulunmadığını, tehditlere boyun eğmeyeceğini ve İslâm davetine devam edileceğini göstermek istemiştir (Fayda, s. 147-148).

BİBLİYOGRAFYA:

Vâkıdî, el-Meġāzî, I, 6; II, 752-753; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, II, 127-128; Halîfe b. Hayyât, Târîħ (nşr. Ekrem Ziyâ el-Ömerî), Riyad 1405/1985, s. 47; Belâzürî, Ensâb, I, 380; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), III, 29; L. Caetani, İslâm Tarihi (trc. Hüseyin Cahid), İstanbul 1925, V, 228-229; Mahmûd Şît Hattâb, er-Resûlü’l-ķāǿid, Bağdad 1960, s. 203; Sâdık İbrâhim Arcûn, Ħâlid b. el-Velîd, Kahire 1378/1967, s. 51; Sufiyyürrahmân el-Mübârekfûrî,


er-Raĥîķu’l-maħtûm, Cidde 1985, s. 435; Köksal, İslâm Tarihi (Medine), IX, 44, 51; Yâsîn Süveyd, MeǾârikü Ħâlid b. el-Velîd, Beyrut 1989, s. 167-168; Mustafa Fayda, Allah’ın Kılıcı Halid Bin Velid, İstanbul 1992, s. 147-148; M. Muhsin el-Fakīh, el-MevsûǾatü’l-kübrâ fî ġazavâti’n-nebiyyi’l-aǾžam, Beyrut 1417/1996, IV, 255-257; Muhammed b. Muhammed Ebû Şehbe, es-Sîretü’n-nebeviyye fî đavǿi’l-Ķurǿân ve’s-sünne, Dımaşk 1999, II, 426; Serdar Özdemir, Hz. Peygamber’in Seriyyeleri, İstanbul 2001, s. 174-175; Elşad Mahmudov, Sebep ve Sonuçları Açısından Hz. Peygamber’in Savaşları, İstanbul 2010, s. 422; Casim Avcı, “Kudâa (Benî Kudâa)”, DİA, XXVI, 308.

Elşad Mahmudov