ZİHNİ MEHMED EFENDİ

(ö. 1127/1715)

Divan sahibi şair ve biyografi yazarı.

İstanbul’da dünyaya geldi. Babasının “ser-tırâşan” (berberbaşı) olması sebebiyle o da berberler kethüdâlığına getirildi ve Berberzâde diye anıldı. Öğrenimini sürdürürken Dürrî Mehmed Efendi’ye (ö. 1149/1736) dânişmend oldu, fakat daha sonra tahsilini yarıda bırakıp küttâb-ı sultânî zümresine katıldı. Dîvân-ı Hümâyun kâtipleri arasında güzel sohbetleriyle tanındı. Bazı vezirlere nedimlik yaptı, özellikle Râmi Mehmed Paşa’nın himayesine girdi, onun himmetiyle Tersâne-i Âmire rûznâmçeciliğine yükseldi. Râmi Mehmed Paşa’nın 1114’te (1703) sadârete getirilmesi münasebetiyle düşülmüş olan tarihlerden, “Zihniyâ şevk ile bu nev‘a dedim târîhin/Sa`d ile sadra kadem bastı Mehemmed Paşa” şeklindeki beytin (Anonim Osmanlı Tarihi, s. 197) Berberzâde’ye ait olması kuvvetle muhtemeldir. 1115’te (1703) meydana gelen Edirne Vak‘ası sırasında hâmisi Râmi Mehmed Paşa’nın gizlenmesine yardım etti, bu arada kendisi de görevinden alınınca


mağdur duruma düştü. 1120 (1708-1709) yılına kadar saklanmak zorunda kaldı, daha sonra Edirne’ye gitti ve bir süre orada kaldı. Ardından İstanbul’a döndü ve Sadrazam Damad (Şehid) Ali Paşa’nın sadrazamlığı devrinde küçük rûznâmçe görevine tayin edildi. 1126’da (1714) Mukābele-i Süvârî Kalemi’nin başına getirildi. Berberzâde’nin Mevlevîliğe muhabbetinin olduğu düşünülmektedir. Tezkirelerde iyi bir şair, latif, nazik ve zeki bir kişi olarak tanıtılır.

Çağdaşlarınca iyi bir şair diye nitelendirilen, fakat divanından söz edilmeyen Berberzâde Mehmed Efendi şiirlerinde “Zihnî” mahlasını kullanmıştır. Nâbî’nin etkisi altında yazdığı öğüt verici şiirlerinin toplandığı, mürettep olmayan divanının bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Esad Efendi, nr. 2638). Baş tarafında nazma dair 10 varaklık mensur dîbâçesi bulunan eserde beşi Farsça, ikisi Arapça olmak üzere 317 gazel ile on beyitlik terkibibend, bir tarih manzumesi ve bir hâtime yer almaktadır. Ramazan ayını, alışveriş usullerini ve pazar yerlerini tasvir eden, bu arada rüşvet ve iltimas gibi sosyal bozukluklara değinen şiirleri aynı zamanda bir sosyal tarih niteliğindedir. Tezkireci Safâyî eserine na`‘t ve Mevlevî külâhına dair iki şiirden örnek mısralar almışsa da Sâlim Efendi bu mısraları çağdaşı olan, Bursa Mevlevîhânesi şeyhlerinden diğer Zihnî’ye (ö. 1126/1714) izâfe etmektedir. Divan üzerine yüksek lisans tezi hazırlanmıştır (bk. bibl.). Berberzâde Zihnî’nin, Tezkiretü’l-meşâyih veya Safâyî’nin ifadesiyle Vefeyât adında bir eser telifine başladığı, burada İstanbul’un fethinden, bir başka rivayete göre ise 1000 (1591-92) yılından kendi zamanına kadar gelen âlim ve şeyhlerin hal tercümelerini bir araya getirdiği, fakat eseri tamamlayamadan vefat ettiği ve eserin müsvedde halinde kaldığı çağdaşları tarafından belirtilmektedir. Ayrıca büyük bir cilt hacminde Mısrü’l-Kahire Târihi adlı bir çalışmasından söz edilirse de (Osmanlı Müellifleri, III, 53) bu eserin mahiyeti ve muhtevası bilinmemektedir. Abdülkāhir el-Cürcânî’nin el-ǾAvâmilü’l-miǿe adlı meşhur eserini (Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 3641) tercüme eden Berberzâde Zihni Mehmed Efendi’nin de aynı kişi olması kuvvetle muhtemeldir.

BİBLİYOGRAFYA:

Anonim Osmanlı Tarihi: 1099-1116/1688-1704 (haz. Abdülkadir Özcan), Ankara 2000, s, 197; Mustafa Safâyî Efendi, Tezkire (haz. Pervin Çapan), Ankara 2005, s. 199-200; Şeyhî, Vekāyiu’l-fuzalâ, II-III, 463; Sâlim, Tezkire, İstanbul 1315, s. 250-251; a.e. (haz. Adnan İnce), Ankara 2005, s. 311-312; Sicill-i Osmânî, II, 344; Osmanlı Müellifleri, III, 53; Babinger (Üçok), s. 271; Agâh Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1973, s. 313; Halûk İpekten v.dğr., Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü, Ankara 1988, s. 552; Leyla Alptekin, Berberzâde Mehmed Zihnî Divanının Bilimsel Yayını ile Eserin Şekil ve Muhteva Bakımından İncelenmesi (yüksek lisans tezi, 2007), Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; “Zihnî Mehmed Efendi (Berberzâde)”, TDEA, VIII, 657.

Abdülkadir Özcan