ZİYÂDETULLAH I

(زيادة الله)

Ebû Muhammed Ziyâdetullāh b. İbrâhîm b. el-Ağleb b. Sâlim et-Temîmî

(ö. 223/838)

Ağlebî emîri (817-838).

172’de (788-89) doğdu. Kardeşi Ebü’l-Abbas Abdullah’ın 6 Zilhicce 201’de (25 Haziran 817) ölümünün ardından Ağlebî emîri oldu. Ziyâdetullah’ın ilk altı yılı huzur ve sükûn içinde geçti. Daha sonra bazı isyanlar başladı. 207 (822-23) yılında İbnü’s-Sıkılliyye (Ziyâd b. Sehl) ayaklanıp etrafına topladığı kuvvetlerle Bâce şehrini kuşattı. Ziyâdetullah, İbnü’s-Sıkılliyye üzerine bir ordu göndererek onu Bâce’den uzaklaştırdı, İbnü’s-Sıkılliyye ve çok sayıda taraftarı öldürüldü. 208’de de (823-24) Ziyâdetullah’ın Kasreyn valisi Amr b. Muâviye el-Kaysî ayaklandı. Ziyâdetullah isyanı bastırmak için Kasreyn’i bir süre kuşattı. Amr b. Muâviye’ye ve iki oğlu Hubâb ve Sem‘ân’a eman verilerek kaleden çıkmaları sağlandı. Ziyâdetullah önce onları hapsetti, ardından da eman vermiş olmasına rağmen öldürttü. Aynı yıl Mansûr b. Nusayr et-Tunbüzî’nin Tunus’ta isyana hazırlandığı haberi gelince Ziyâdetullah, Muhammed b. Hamza kumandasında 300 kişilik bir süvari birliğini sevketti. Muhammed, Tunus’a vardığında Tunus kadısının başkanlığında kırk kişilik bir heyeti Mansûr’u itaate davet etmek için gönderdi. Mansûr emîre itaatten ayrılmadığını, heyetle beraber Muhammed b. Hamza’nın yanına ve ardından onun maiyetindekilerle birlikte emîrin huzuruna gidebileceğini söyledi. Ancak daha sonra Muhammed b. Hamza ve beraberindekileri üzerlerine bir baskın düzenleyip her taraftan kuşattı. Yapılan çarpışmada Muhammed b. Hamza mağlûp oldu; yanındakilerin pek çoğu


katledildi. Mansûr, Ziyâdetullah’ın akrabalarından olan Tunus Valisi İsmâil b. Süfyân b. Sâlim b. İkāl ve oğlu Muhammed’i de yanına getirtip öldürttü ve şehri ele geçirdi.

Ziyâdetullah bu olayı haber alınca Gulbûn adıyla tanınan amcasının oğlu ve veziri Ağleb b. Abdullah b. Ağleb’i büyük bir ordunun başında Mansûr’un elinden Tunus’u alması için gönderdi ve onlara yenilmeleri ya da Mansûr’u ellerinden kaçırmaları halinde kendilerini öldürmekle tehdit etti. Tunus’a ulaşan Gulbûn ile Mansûr’un kuvvetleri 20 Rebîülevvel 209’da (21 Temmuz 824) karşılaştılar. Ancak Gulbûn’un kuvvetleri mağlûp oldu. Ziyâdetullah’ın yanına dönmeleri halinde öldürülmekten korkan askerler Gulbûn’dan uzaklaşıp Bâce, Satfûre, Meser, Ürbüs’te (Laribus) ve diğer bazı şehirlerde hâkimiyeti ele geçirdiler. Ziyâdetullah’tan ayrılıp Mansûr’un etrafında toplandılar. Bu yüzden İfrîkıye’de büyük karışıklıklar meydana geldi. Mansûr b. Nusayr, daha sonra gittikçe artan kuvvetleriyle Kayrevan’ı kuşattı ve bu sırada Kayrevan halkı onun tarafına geçti. Ziyâdetullah, bölgedeki taraftarlarını bir araya toplayarak büyük bir kuvvetle 15 Cemâziyelâhir 209 (13 Ekim 824) tarihinde Mansûr’un üzerine yürüdü. Mansûr ve taraftarları yenildiler. Ziyâdetullah, Kayrevan halkından intikam almak istediyse de din âlimlerinin girişimleriyle bundan vazgeçti ve şehrin surunu tahrip etmekle yetindi.

Mansûr’un mağlûbiyeti üzerine Âmir b. Nâfi‘ ve Abdüsselâm b. Müferric gibi kumandanları hâkim oldukları yerlere gittiler. Ziyâdetullah, Muhammed b. Abdullah b. Ağleb komutasındaki bir orduyu Âmir b. Nâfi‘in kuvvetlerinin bulunduğu Sebîbe şehrine yolladı. Taraflar arasında 20 Muharrem 210’da (13 Mayıs 825) meydana gelen savaşta Muhammed b. Abdullah yenilerek Kayrevan’a döndü. Bunun üzerine Mansûr, Kayrevan’ı tekrar kuşattı ve ele geçirdi. Otoritesi sarsılan ve gücü zayıflayan Ziyâdetullah zor durumda kaldı ve bu yenilgi bütün İfrîkıye bölgesinden sadece Kābis, Sâhil, Nefzâve ile Trablus’u elinde bulunduran Ziyâdetullah’a çok ağır geldi. Diğer taraftan gittikçe güçlenen Mansûr kendi adına para bastırdı. İsyancılar Ziyâdetullah’a haber gönderip İfrîkıye’yi terketmesini istediler. Ziyâdetullah buna da çok üzüldü ve Süfyân b. Sevvâde’yi Nefzâve’ye gönderdi. Burada Berberîler’in desteğini alan Süfyân, Âmir b. Nâfi‘ ile çarpıştı. Mağlûp olarak çok sayıda kayıp veren Âmir b. Nâfi‘, Kastîliye’ye (Kastilya) döndü ve burayı zaptetti.

Ağlebîler Devleti’ni tehdit eden bu ayaklanmalar ancak 211 (826-27) yılında sona erdi. Bunda Mansûr ile kumandanlarından Âmir b. Nâfi‘ arasındaki mücadele etkili olmuştur. Nitekim Mansûr’u doğuya kaçmaya mecbur eden Âmir onu yakalayıp hapsetti ve ardından öldürerek topraklarını ele geçirdi. Mansûr taraftarları ile Âmir b. Nâfi‘ arasındaki mücadele Âmir’in 213’te (828) ölümüne kadar devam etti. Ziyâdetullah, Âmir’in ölümünü öğrendiğinde, “Bugün savaş sona ermiştir” diyerek sevincini bildirdi. Ziyâdetullah, iç isyanları bastırdıktan sonra büyük bir donanma ile Bizans hâkimiyetindeki Sicilya’nın fethine girişti. Daha önce Ağlebîler ile Sicilya yönetimi arasında imzalanan barış antlaşması, 826’da Sicilya Valisi Konstantin Souda’ya isyan eden adadaki Bizans deniz kuvvetlerinin kumandanı Euphemios’un I. Ziyâdetullah’tan yardım istemesi üzerine bozuldu. Dönemin meşhur âlimi Kayrevan Kadısı Ebû Abdullah Esed b. Furât komutasında gönderilen yetmişten fazla gemiye sahip İslâm donanması Euphemios’un donanmasıyla birleşerek 212’de (827) Mâzere’yi (Mazara del Vallo) fethetti. Esed b. Furât, Ebû Zekî el-Kinânî’yi Mâzere’de bırakıp Siracusa (Sarakūse) üzerine yürüdü. Şehir uzun süre kuşatıldıysa da alınamadı. Esed b. Furât 213’te (828) ölünce müslümanlar kuşatmayı kaldırdılar. Yerine geçen Muhammed b. Ebü’l-Cevârî, Euphemios ile birlikte Mineo dahil bazı kaleleri ele geçirdi ve adanın içlerine doğru ilerleyip Kasrıyâne’yi (Castrogiovanni) kuşattı. Bu sırada Muhammed’in ölümü ve Euphemios’un Kasrıyâne halkı tarafından bir suikast sonucu öldürülmesi üzerine müslümanlar Mineo’ya geri dönmek zorunda kaldı.

215 (830) yılı başlarında durum müslümanların lehine gelişti. Ziyâdetullah’ın yardıma gönderdiği donanma, Endülüs’ten yardım için gelen kuvvetlerin başında bulunan Asbağ b. Vekîl el-Hevvânî’nin emrinde toplandı. Her iki donanma toplam 300 gemiden oluşuyordu. Asker sayısı da 20-30.000 civarında idi. Önce Mineo’daki müslümanlara yardıma gidildi, ardından bugünkü Caltanisetta şehri muhasara edildi. Bu sırada çıkan salgın bir hastalıktan Asbağ ve birçok müslüman askerin ölümü üzerine kuşatma kaldırıldı ve Endülüs kuvvetleri ülkelerine geri döndü. İfrîkıye kuvvetleri Cemâziyelâhir 215’te (Ağustos 830) Palermo’yu kuşattı ve Bizans valisi 12 Eylül 831 tarihinde şehri müslümanlara teslim etti. Ziyâdetullah, Palermo’nun fethinden beş ay sonra Sicilya emirliğine yeğeni Ebû Fihr Muhammed b. Abdullah’ı getirdi. Ebû Fihr 220 (835) yılına kadar birçok sefer düzenledi. Muhammed b. Sâlim emrindeki bir orduyu da Taormina’ya gönderdi. Fakat bu sırada Ebû Fihr’e karşı bir isyan başladı ve onu öldüren âsiler Bizans’a sığındılar. Ebû Fihr’den sonra yerine önce Fazl b. Ya‘kūb, daha sonra da Ebû Fihr’in kardeşi Ebü’l-Ağleb İbrâhim b. Abdullah geçti. Müslümanlar, Etna yanardağı etrafında ve diğer yerlerde bulunan kaleleri zaptetmeye çalışıyorlardı. Ancak Ziyâdetullah 14 Receb 223 (11 Haziran 838) tarihinde vefat etti ve yerine kardeşi Ağleb b. İbrâhim geçti. Ziyâdetullah’ın Ağlebî hânedanının en güçlü simalarından biri, aynı zamanda zalim ve acımasız bir kişi olduğu nakledilir. Kayrevan’da bîmâristan yaptırmış, Sîdî Ukbe Camii’ni yeniden inşa ettirmiş, Sûse Ribâtı’nı tamamlatmıştır. Diğer taraftan onun döneminden itibaren Abbâsîler’e paralel olarak Mu‘tezile resmî mezhep haline gelmiş ve bölgede etkisini bir süre devam ettirmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Belâzürî, Fütûh (Fayda), s. 334-337; Ya‘kūbî, Târîħ (nşr. Abdülemîr Ali Mühennâ), Beyrut 1413/1993, II, 358; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil (trc. Abdullah Köşe), İstanbul 1986, VI, 284-294; İbn İzârî, el-Beyânü’l-muġrib, I, 121-139; İbn Haldûn, el-Ǿİber, IV, 197-200; Seyyid Abdülazîz Sâlim, Târîħu’l-Maġrib fi’l-Ǿaśri’l-İslâmî, İskenderiye, ts. (Müessesetü şebâbi’l-câmia), s. 294-306; Hitti, İslâm Tarihi, III, 709-710, 957-976; G. Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi (trc. Fikret Işıltan), Ankara 1981, s. 195, 211-212; Hasan İbrâhim, İslâm Tarihi, III, 24, 29-32; Muhammed et-Talbî, ed-Devletü’l-Aġlebiyye (trc. Müncî es-Sayyâdî), Beyrut 1985, s. 180 vd.; G. Demombynes, “Aglebîler”, İA, I, 150; Fikret Işıltan, “Sicilya”, a.e., X, 591-593; Muhammed Nûrî, “Benî Aġleb”, DMBİ, XII, 631-633; Emîne Baytâr, “el-Eġālibe”, el-MevsûǾatü’l-ǾArabiyye, Dımaşk 2000, II, 815.

Ali Öngül